Bilinç Düzeyleri Nelerdir?

Bilinç Düzeyleri Nelerdir?

Çoğu kişiye bilincin ne olduğu sorulduğunda, bunu uyanık olma durumu olarak yanıtlarlar. Bu doğrudur ancak insanlar bu yanıtı verdiklerinde, genellikle fiziksel olarak uyanık olma durumu hakkında konuşurlar. Ama bilinci bu kadar kolay tanımlayamayız. Çünkü bir kişi fiziksel olarak uyanık olsa da genel farkındalıklarında hala büyük oranda tamamen bilinçsiz olabilir.

Standart bir sözlük ansiklopedisine bakarsak, bilincin genel olarak; öznelliğin, benlik bilincinin, duyarlılığın, sabrın ve kişiyle kendisi arasındaki ilişkiyi algılama yeteneğini kapsadığı düşünülen bir varlığın özellikleri olarak tanımlandığını görürüz. Bilinç şüphesiz çok daha derin bir işleyişe sahiptir ve belirli bilinç düzeyleri ile belirli davranışlarımız ortaya çıkar. Şimdi bu bilinç düzeylerini irdeleme zamanı!

1. Düzey: Bilinç Akışı

Bu gezegende, tüm bilinç düzeylerinde hareket edebilen canlılar büyük olasılıkla yalnızca insanlardır. MRG taramaları kullanarak her bilinç düzeyinde yer alan farklı yapıları analiz edebiliriz.

Bizler için 1. düzey bilinç süreci, daha çok prefrontal korteks ile talamus arasındaki etkileşimdir. Parkta tembelce gezinirken bitkilerin kokularının, hafif rüzgarın bıraktığı hissin, Güneş’ten gelen görsel uyarımların vb. farkındayız. Duygularımız omuriliğimize, sonar beyin sapına ve ardından talamusa uyarıları gönderir. Talamus uyarıları sınıflandırıp beynin farklı kortikal alanlarına gönderen bir bağlantı istasyonu gibi çalışır. Örneğin, rüzgarın dokunuşu pariyetal loba gönderilirken, parkın görüntüsü beynin arkasında bulunan oksipital loba gönderilmektedir. Bütün bu sinyaller beynin uygun korteks alanlarında işlenir ve sonrasında tüm duyuları algılayabilmemizi sağlayan prefrontal kortekse gönderilirler.

2. Düzey: Toplumdaki Yerimizi Bulmak

1. Düzey bilinç duyularımızı ve uzaydaki fiziksel konumumuzu gösteren bir model yaratmak için kullanırken 2. Düzey bilinç, toplumdaki konumumuzla ilgili bir model oluşturur.

Sözgelimi, mesleğinizle ilgili önemli insanların bulunacağı bir kokteyl partisine gideceğinizi düşünün. Odaya girdiğinizde iş yerinizde çalışan insanları saptayabilmek için; (anıları işleyen) hipokampüs, (duyguları işleyen) amigdala ve (bütün bu bilgileri bir araya toplayan) prefrontal korteks arasında yoğun bir etkileşim başlar. Beyin her görüntüye otomatik olarak mutluluk, korku, hiddet ya da kıskançlık gibi duygular yükler ve bu duyguları amigdalada işler.

Sizi sırtınızdan vurduğunu düşündüğünüz baş rakibinizi görürseniz, amigdala tarafından korku duygusu işlenerek prefrontal kortekse olası tehlikeyle karşılaşıldığını gösteren acil bir mesaj gönderilir. Aynı anda kalp atışlarınızın sıklaşmasına neden olan ve olası ”savaş ya da kaç” tepkisine hazırlayan adrenalin ve başka hormonların kana salgılanmasını başlatmak için hormonal sisteme sinyaller gönderir.

Zihin Teorisi

Beyin, diğer insanları tanımlamanın dışında, başkalarının ne düşündükleri hakkında tahminde bulunmak gibi esrarengiz bir yeteneğe sahiptir. Bu, Zihin teorisi adıyla bilinir ve ilk defa Pennsylvania Üniversitesi’nden Dr. David Premack tarafından ileri sürülmüştür. Zihin teorisi, başkalarının düşüncelerinden anlam çıkarabilme yeteneğinden bahseder. Karmaşık yapılı toplumlarda, insanların niyetlerini, güdülerini ve planlarını doğru tahmin edebilme yeteneğine sahip kişilerin hayatta kalma şansları diğerlerine göre daha yüksektir. Zihin teorisi, başkalarıyla birlik kurmaya, düşmanları tecrit etmeye ve arkadaşlıkları sağlamlaştırmaya izin verir. Bu durumda da kişinin hayatta kalma, eş bulabilme gücü ve şansını arttırmaktadır. Hatta bazı antropologlar, Zihin teorisinde ustalaşmanın beynin evrimi için çok önemli olduğuna inanmaktadırlar.

Ayna Nöronlar ve Bilinç

Peki Zihin teorisi nasıl başarılmıştır? Bu konudaki bir ipucu 1996 yılında bilim insanlarının ”ayna nöronlar”ı bulmasıyla ortaya çıkmıştır. Bu nöronlar, kişinin belirli bir görev üzerinde çalıştığında ve başka birini aynı görevi yaparken gördüğünde ateşlenir. Ayna nöronlar aynı zamanda duygu ve fiziksel eylemlerde de ateşlenir. Belirli bir duygu durumundaysanız ve başka birinin de aynı duyguyu hissettiğini düşünüyorsanız ayna nöronlar ateşlenecektir.

Ayna nöronlar, yalnızca başkaları tarafından yapılan karmaşık eylemleri tekrarlama yeteneği değil, aynı anda kişinin hissedebileceği duyguları da deneyimleyebilmenizi sağlar. Dolasıyla, bu nöronlar taklit etmek ve empati kurmak için gereklidir. Bu yüzden ayna nöronlar, bir kabileyi birlik içinde tutmada önemli bir rol oynar. Arıca bu nöronlar insan evrimi için de önem taşımaktadır.

Ayna nöronlar, ilk kez maymun beyninin premotor alanlarında bulunmuştur. Daha sonra insanlarda da prefrontal kortekste bulunmuşlardır. Dr. Ramachandran ayna nöronların bize benliğimizi algılama gücünü verdikleri için büyük önem taşıdıklarına inanıyor. Empati, taklit etme yeteneği vb. ile ilgili bu kritik davranışı sergilen belirli nöronların varlığından şüphe duyulmamaktadır; fakat bu ayna nöronların kimliği ile ilgili tartışmalar sürmektedir. Örneğin, bazı eleştirmenler bu davranışların birçok nöron tipi için ortak olduğunu ve tek bir sınıf nöronun bu davranışı oluşturmadığını söyler.

3. Düzey: Geleceği Simüle Etmek

Öncelikli olarak Homo Sapiens ile bağlantılı olan, dünya için kurguladığınız modelin işlediğiniz gelecek için simülasyonların ait olduğu en yüksek bilinç 3. Düzey bilinçtir. Başka insanlarla ilgili anıları ya da olayları analiz ederek ve rastlantısal bir ağaç oluşturmak için birçok gelişigüzel bağlantı kurarak geleceği simüle ederiz. Kokteyl partisindeki farklı yüzlere bakarken kendimize basit sorular sormaya başlarız: Bu kişi bana nasıl yardımcı olabilir?

Odada dönen dedikodu geleceğe nasıl etki eder? Bana sorun yaratmaya çalışan biri var mıdır? Diyelim ki işinizden kovuldunuz ve umutsuzca yeni bir iş bulmaya çalışıyorsunuz. Bu duruda kokteyl partisindeki farklı insanlarla konuşurken, aklınız telaşla her konuştuğunuz kişiyle ilgili bir gelecek simüle eder. Kendinize karşımdaki kişiyi nasıl etkileyebilirim? İşimle ilgili en büyük başarıyı ona anlatabilmek için konuşmamızı hangi konularla yönlendirebilirim? Bana bir iş verebilir mi? gibi sorular sorarsınız.

Beyin Geleceği Nasıl Görüyor?

Günümüzdeki en son beyin görüntülemeleri beynin geleceği nasıl simüle ettiğine ışık tutmuştur. Bu simülasyonlar çoğunlukla beynin CEO’su olan dorsolateral korteks tarafından geçmişteki anıları kullanarak yapılır. Bir taraftan geleceğin simülasyonları hoş ve zevkli sonuçlar üretebilirken, bu durumda beynin (akkumbens çekirdeği ve hipotalamusta olan) zevk merkezleri tetiklenir. Diğer taraftan, bu sonuçların dezavantajları da olabilir ve olası tehlikeler konusunda bizi uyarmak için orbitofrontal korteks harekete geçebilir. Böylece geleceği ilgilendiren beynin farklı bölgelerinde hoş ve nahoş sonuçlar verebilecek bir mücadele ortaya çıkar. En son bunların arasında iletiler üreten ve nihai kararları veren dorsolateral prefrontal korteks olur.

Bilincin bizlere sunulan en harika mekanizmalardan biri olduğunu bir kez daha görmüş oluyoruz. Bilinç ile ilgili aydınlatılmayı bekleyen birçok büyüleyici işlevin olduğu aşikar. Bilincin derinliklerine indikçe daha gizemli bir evrenle karşılaşıyoruz ve daha öğreneceğimiz çok şey var!

Hazırlayan: Damla Uludağ

Kaynak

Michio Kaku, Zihnin Geleceği


Damla Uludağ

Damla Uludağ, 1995 yılında İstanbul’da doğmuştur. Eğitim hayatını İstanbul Medipol Üniversitesi’nde sürdürmektedir. Devam eden üniversite hayatında fizyoloji tutkunu olan Damla, bu alanı sinirbilim ile bir bütün haline getirmek istemektedir. Sinirbilime olan ilgisi “Geleceğin Bilimi” platformunda hala aktif olduğu sinirbilim atölyesi sayesinde daha çok artmıştır. Sinirbilim adına düzenlenen “404 NeuroScienceFound” isimli panelde beyin plastisitesi üzerine sözlü sunum yapmıştır. Gelecek dergisinde yayınlanmak üzere sinirbilim alanı ile ilgili “Sirkadiyen Ritim” konulu yazısını yazmıştır ve bu derginin yaşam bilimleri editörlerindendir. Aynı zamanda çizim ve müzik ile amatör olarak ilgilenmektedir. Hücresel sinirbilim alanındaki tüm konularda merakı ve araştırma isteği vardır. “Hücresel işleyiş mekanizmaları ile ruhaniyetimizin üzerine giydirilmiş mükemmel örtünün tanımının detaylandırılması” için tüm azmini ortaya koymak istemektedir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir