Aşık Olduğumuzda Beyinde Neler Olur?
Aşık olma hissini deneyimlediğiniz zaman bu görevi üstlenen cesur kahramanın kalp olduğunu düşünebilirsiniz. Midenizde kelebekler uçuşturan kalp mi yoksa beyin mi? Cevap belki de her ikisi. Biz şimdi aşık bir beyinde neler olduğunu ele alacağız. Aşık olmak için kişiden kişiye değişen birçok neden sıralayabiliriz. Ancak yapılan araştırmalarda ilk görüşte aşkta çekicilik kavramının üst sıralarda yer aldığı görülüyor. Bu kavramı ele alarak başlayalım.
Çekicilik, odaklanmış dikkatin ve hedef odaklı davranışın bir biçimi olarak tanımlanabilir. Çekicilik, türlerin devamı için elbette ki hayati öneme sahiptir. Bu yüzden çekici bir yüz gördüğümüzde gerçek bir haz duyarız.
Aşık Olmak Hangi Beyin Bölgelerini Harekete Geçiriyor?
Beyin kimyası üzerine yapılan analizler, özellikle medyal orbitofrontal korteks olmak üzere beynin bazı zevk ve ödül bölgelerinin çekici insan yüzlerinin görüntüsünden tahrik olduğunu gösterir. Kulağa ne kadar romantik gelmese bile insanların beyni ”gözü dışarıda” olacak şekilde tasarlanmıştır. Buna ek olarak bir başka insana karşı çekim hissettiğimizde, beynimiz onlara sabitlenir. Diğer insanları görmezden geliriz, hatta görünüşümüzü, işimizi veya sağlığımızı ihmal edebiliriz. Çünkü aşık olmaya başlamışızdır.
Bu aşamada yapılan testler yapı olarak amfetaminlere benzeyen feniletilamin (PEA) adlı kimyasalın seviyesinin yükseldiğine işaret etmektedir. Bu durum bazı insanların bu aşamayı bir ”heyecan patlaması” olarak tasvir etmeleriyle örtüşmektedir. Aynı zamanda yüksek kalp atım hızı, uçuşan düşünceler, iştahın kaçması, uyku düzeninin bozulması ve büyüyen göz bebekleri gibi amfetaminin yarattığı belirtilere benzeyen durumlar yaşanır.
Yüzlerce Yıldır Yapılan Uygulamalar
Geçmişte kadınlar çekiciliğin bazı işaretlerini güzellik rutinlerinin bir parçası olarak taklit ederlerdi. Ortaçağ İtalya’sında güzelavrat otunun (belladonna) kökünden elde edilen suyu gözlerine damlatırlardı ve bu sıvıda göz bebeklerini büyütürdü. ”Belladonna”nın güzel kadın anlamına gelmesi rastlantı değildir. Daha modern zamanlarda ki çalışmalar büyümüş göz bebeği boyutunun hem kadın hem erkekler üzerinde güçlü bir etkisi olduğu gösterilmiştir.
PEA üretimi, aşık olduğumuzda beynimizin içinde gerçekleşen değişikliklerden sadece bir tanesidir. Modern teknoloji sayesinde aşık olmuş beynin içine bakılabiliyor ve tam olarak ne olduğu görülebiliyor.
University College London’da Bilişsel Nöroloji Departmanı’nda görev yapan araştırmacılar, 17 deneğin beyin taramalarını deneyler sevgililerinin ve ardından sevgilileri ile aynı cinsten arkadaşlarının resimlerine bakarken gerçekleştirdiler. Kişiler sevgililerinin resmine dalıp gittiklerinde, konsantre olup diğer uyaranları engellemek için kullandığımız alanlar olan medyal insula ve anterior singulatta özel bir faliyet gerçekleştiği görüldü. Beynin ödül ve haz devresinin parçaları olan kaudat nükleus ve putamende de faaliyet mevcuttu.
Aşık Olmak Dopamin Gibi Kimyasallar Salgılatıyor
Rutgers Üniversitesi’nden Helen Fisher’a göre, dopamin ve PEA düzeyleri aşkın erken aşamalarında zirveye ulaşır. Bu kimyasalların seviyelerinin bu dönemden sonra neden düştüğü açık değildir. Ancak bunun nedeni beynin kendi ilacını üretmeye yönelik bir çeşit tolerans geliştirmesi olabilir. Sonunda bunları normalden yüksek seviyelerde üretmeyi durdurabilir. Bu durum bazı insanların eski bir şarkı olan Artık Heyecan Bitti sözlerindeki gibi hissederek, sürekli olarak yeni aşk ilişkilerinin arayışına başlamasının nedeni olabilir. Bu kişiler, bir gün kendilerine sonsuza dek yetecek PEA tedarikini sağlayacak, sürekli biçimde tahrik edici olan ideal partneri bulacakları yanılgısına düşmektedirler.
Çikolata üreticileri aşkla ilgili nörotransmitterler üzerinde yapılan araştırmaların reklam değerini kabul etmişlerdir. Tüketici pazarına satılan çikolata olağandışı bir biçimde karmaşık bir bileşiktir ve aralarında küçük miktarda PEA da bulunan çeşitli kimyasallar içerir. Çikolata yedikten sonra beyindeki endorfin ve serotonin seviyelerinin değiştiğine dair kanıtlar bulunmaktadır. Fakat bazı kişiler için çikolatadaki kafein, fenilatilamin ve teobromin elementleri sık sık migren atakları başlatmaktadır. Bu durum büyük ihtimalle, serebral kan akışını değiştiren nörotransmitter norepinefrin salınımından kaynaklanmaktadır. Yani ”çikolata aşkın yiyeceği durumu şöyle dursun, daha çok ”sevgilim başım ağrıyor” durumu yaratabilir.
Hazırlayan: Damla Uludağ
Kaynak
Robert Winston, Evrenin En Karmaşık ve Gizemli Nesnesi İnsan Beyni