Neden Ateistlerin Dindar İnsanlardan Daha Zeki Olduğu Düşünülüyor?

“Tahmin etmiştim zaten, bilim insanları genellikle ateist oluyor.” Bunu eski arkadaşlarımdan biri söylemişti. 1000 yıldan uzun zamandır dindarlar ve ateistler arasında zeka ve kritik düşünme becerileri arasında fark olduğu düşünüldü. Son 2000 yıllık tarihe baktığımızda düşünürlerin büyük bir kısmının dindar olmadığını görüyoruz. Herhangi bir dine veya yaratıcıya inanmayan insanlar dindar insanlardan daha zeki görülüyor. Şimdi bu düşüncenin nasıl ortaya çıktığını ve gerçeklik payını sorgulayalım.
Öncelikle zekanın önemli bir kısmı genetik yapıya dayanır. Zekayı problem çözme becerisi, nesneler ve olaylar arasındaki neden sonuç ilişkisi kurma yeteneği olarak tanımlayabiliriz. Zekanın yanında kritik düşünme becerisi de çok önemlidir. Olayları sorgulayabilmek, eleştirmek ve çok boyutlu düşünmek beynin eğitilebilir bir işlevidir. Dindarlar özellikle sorgulamak ve eleştirel düşünmek konusunda ayrışıyor.
Çok Uzun Yıllardır Süregelen Bir Tartışma
İngiltere’de Ulster Sosyal Araştırma Enstitüsü’nde çalışan Edward Dutton ve ekibi zeka ve kritik düşünme becerilerinin dinden nasıl etkilendiğini araştırdılar. Din ve inançlar sezgiseldir. Araştırmacılar mantığını sezgilerinin ve inançlarının üstünde tutan insanların daha zeki olabileceğini öne sürüyorlar. Ortada yanıtsız bir soru olduğunda dindarlar sezgi ve inançlarına uygun bir cevap ile kendilerini tatmin edebilirler. Ancak inançsız insanlar sürekli bir merak arayışında olup sorunu çözmek için daha fazla zihinsel çaba sarf edeceklerdir.
Dutton antik Yunan ve Roma yazıtlarında aptalların dindar olmaya, bilge ve zeki insanların ise şüpheci olmaya daha yatkın olduğunu belirtiyor. 2000 yıl öncesinden bahsediyoruz. Sokrates gibi filozofların ve Sezar gibi imparatorların yaşadığı yüzyıllardan. Tarihsel süreçte bilimi bir adım ileriye taşıyan her zaman merak edenler, inançları ve sezgileri ile tatmin olmayanlardı. İslam’ın altın çağını yaşadığı yıllarda bile İbni Sina gibi bilim insanları devletten gizli araştırmalar yapmıştır. O yıllarda ölü bedenler üzerinde çalışmak yasak ve günah kabul edilmesine rağmen İbni Sina otoriteyi dinlememiştir. Geceleri gizli gizli kadavralar üstünde incelemeler yaparak o devrin hükümlerine göre günah işlemiştir.
Zeki Olmak ile Dindarlık Arasındaki İlişki
Dindarlık ve zeka arasındaki ilişkiyi fark eden tek kişi eski zaman insanları değildi. Dindar insanların inançsız insanlardan daha az zeki oldukları hipotezi üstüne yapılan 63 makale incelendi. Araştırmacılar 63 araştırmanın sonuçlarına dayanarak yaptıkları meta analizde hipotezin doğru olduğu sonucuna vardılar. Herhangi bir dine inanmayan insanlar gerçekten daha zeki olmaya meyillidir. İnanç zeka ilişkisi üniversite öğrencileri arasında çok daha güçlüdür. Zuckermann ve ekibi zeka ile dindarlık arasında ters ilişki olduğunu 2013 yılında yayınlanan makalelerinin ilk cümlesinde kesin bir dille belirtiyor.
Dutton ve ekibi yukarıda bahsettiğimiz ilişkinin nedenini irdelediler. Belki ateistler tanrının olmadığı ön koşuluyla daha mantıklı davranmaya zorlanıyor olabilirler. Dindarlar açıklayamadıkları olayları dinsel öğeleri ve tanrı inancı ile açıklarken ateistlerin öyle bir şansı yok. Bu yüzden daha mantıklı açıklamalar geliştirmeleri gerekiyor. Ancak Dutton işin kolayına kaçmadı ve bu konuyu enine boyuna araştırdı. Sonunda zekanın yanlılıkla bağlantılı olduğuna dair kanıtlara ulaştı.
Zeki İnsanlar da Yanlı Davranabiliyor
2012 yılında Journal of Personality and Social Psychology dergisinde şöyle bir araştırma yayınlandı. Üniversite öğrencilerine bazı sorular soruluyor ve öğrenciler sorulardaki mantıklı olan seçenekleri seçmeyip saçma olanları seçiyorlar. Bu durum “yanlı kör nokta” olarak tanımlanıyor. Öğrenciler kendi düşünme sistemlerindeki kusurları ve yanlılıkları fark edemiyorlar. Buna günlük hayatımızda da sıkça rastlıyoruz. “Her şeye de muhalefet olmayın”, “doğru olan şeye doğru deyin, ideolojik davranmayın” gibi sözler genellikle insanların mantıklarını susturup yanlı düşündüklerinde duydukları sözlerdir. Araştırmacılar bilişsel kapasite arttıkça insanların daha yanlı düşünüp karar verdiklerini görmüş.
Araştırmada üniversite öğrencilerine şu soru soruluyor. Bir yarasa ve bir top toplamda 1.10 dolar ediyor. Yarasa toptan 1 dolar pahalı olduğuna göre topun fiyatı kaçtır? Bu soruyu muhtemelen siz de daha önceden duymuşsunuzdur. Soruya sezgisel yaklaşıp hızlı cevap verenlerin 10 cent deme ihtimali daha yüksek. Ancak soru üzerinde düşünüp mantıklı hareket edenlerin doğru cevabı bulma olasılığı daha fazla. Sorunun doğru yanıtı yarasa 1.05 dolar, top ise 5 cent.
Neden Ateizm Zeka ile İlişkilendiriliyor?
Eğer zeki insanlar kendi yanlılıklarını daha az algılıyorsa bu onların bazı açılardan daha mantıksız davranacağını göstermez mi? Dutton bu sorunun cevabını aradı ve neden ateizmin zeka ile ilişkilendirildiğinin üstüne gitti. O ve yanındaki araştırmacılar dinin sezgisel yönünün mantığı bastırdığı sonucuna ulaştırdılar.
Adem ve Havva hikayesini ele alalım. İlk insanın ortaya çıkışı konusunda dinler Adem/Adam ve Havva/Eve adlı iki insanı öne sürerler. İnanışa göre tanrı cennetine yerleştirdiği bu insanları cezalandırmak için dünyaya göndermiştir. Adem ve Havva’nın çocukları birbirleriyle evlenmiş ve insan nesli çoğalmıştır. Bilimsel araştırmalar ise kesin bir şekilde ilk insanın hiçbir zaman var olmadığını Homo sapiens’in kendisinden önceki primatlardan evrimleştiğini gösteriyor.
Din ve Bilim İkilemi
Dinin öne sürdüğü bazı argümanlar yanlış olmasına rağmen dindarlar tarafından kabul görüyor. Eskiden beri süregelmiş dogmatik inançlara inanma eğilimi diğer konulara da sıçrayabilir. Sezgi ve inançlara yaslanarak bilimsel kanıtları reddetme eğilimi eleştirel düşünme becerimizi baltalayabilir. Dinin sezgisel bir yaşayış biçimi olduğunu göz önüne alırsak problemleri çözmede daha mantıklı davranan insanların ateist olması bizi şaşırtmayacaktır.
Din kavramı sadece semavi dinleri kapsamaz. Bilimsel gerçekler yerine sezgilere ve inanışlara dayanan her türlü yaşayış biçimi bir tür dindir. Kapitalizmin veya sosyalizmin daha doğru olduğuna dair elimizde bir bilimsel kanıt var mı? Sadece bazı düşünürlerin öne sürdüğü düşünceleri var. Bu bağlamda kapitalizm, komünizm de bir dindir diyebiliriz. Sağlık açısından baktığımızda vegan olmanın en sağlıklı beslenme olmadığı ortadadır. Kardiyoloji doktorlarından diyetisyenlerin büyük çoğunluğuna kadar herkes akdeniz diyetini veganlığın önüne koyuyor. Bu bağlamda veganlık için de bir dindir diyebiliriz. Kültür, edebiyat ve politika üzerine kitaplarıyla tanınan Christopher Hitchens da bilimsel gerçeklere dayanmayan seküler hareketlerin bir din olarak değerlendirilebileceğini belirtiyor.
Din ve Stres Arasındaki İlişki
Araştırmacılar dini sezgiler ve stres arasında nasıl bir ilişki olduğunu merak ettiler. Yaptıkları çalışmalarda stresli zamanlarda insanların sezgilere ve inançlarına daha fazla bel bağladıklarını gördüler. Çok bilinen bir söz vardır: “Düşen bir uçakta hiç ateist yoktur.” Ölüme yakın tecrübelerde insanlar dine ve inançlarına daha fazla sarılırlar.
Zeka ise stresli zamanlarda bu sezgilerin önüne geçerek zihin sağlığını korumada yardımcı olabilir. Zor zamanlarda insanların kendini rahatlatması için bir şeyler yapması gerekiyordu. İlk dinler bundan 6000 yıl önce Mezopotamya civarında ortaya çıktı. Evrimsel süreçte insanlar yardıma ihtiyaç duyduklarında kendi yarattıkları tanrılardan yardım istediler ve bu şekilde streslerini azaltmaya çalıştılar. Aslında bu bir çeşit plasebo etkisi.
Zor zamanlarda zeka da insanların streslerini azaltmalarına yardımcı olabiliyor. Zeki ve mantıklı düşünen insanlar zor bir problem karşısında durup düşünüyor ve bir çözüm yolu arıyor. Buldukları çözümlerin sonuçlarını tartıyor ve ne yapacağım belirsizliğinin kaybolması bir çeşit rahatlama sağlıyor.
Hazırlayan: Çağlayan Taybaş
Kaynaklar
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/23921675