Bağırsakların Kan Hücreleri Üretebildiği Keşfedildi!
Sizi en çok ne şaşırtır? Siyaset, insanlar, toplum? Ya da bunların hiç biri mi? Beni en çok bilim şaşırtır. Okuduğumuz her makale, her haber aslında bırakın dünyamızı ya da galaksileri kendimizi bile ne kadar az tanıdığımızı göstermiyor mu? Evrensel sabit olarak bildiğimiz, asla değişmez dediğimiz bilimsel hakikatleri yine bilim değiştiriyor. Geçen hafta biyoloji kitaplarının amentüsü niteliğindeki mitokondrilerin sadece anneden geldiği tezi yerle bir oldu, bu bilgi ders kitaplarını dahi değiştirebilecektir. Zaten Sinirbilim’de bununla ilgili detaylı ve güzel bir yazı vardı, ben buna değinmeyeceğim. Değineceğim konu, en az bu konu kadar önemli olabilecek bir makalenin sonucu.
Cell Stem Cell dergisinde 29 Kasım’da yayınlanan yeni bir makale bilimsel bir sabiti, kan hücrelerinin kökeni hakkındaki görüşü sarstı. Bu makalede Kolombiya Üniversitesi’nden Megan Sykes liderliğindeki bilim insanları, bugüne kadar sadece kemik iliğinden yapıldığı bilinen kan hücrelerinin sadece kemik iliğinden yapılmadığını, bağırsak kökenli de olabileceğini ortaya attılar. Bilim insanları bağırsakların, yine kan yapıcı kök hücreleri kullanarak, dolaşımdaki kan hücrelerinin %10’undan fazlasına kaynak sağlayabileceğini düşünüyorlar. Aslında bu haber özelinde düşünürsek, şaşırmakla beraber bağırsaklarının öneminin daha çok kavranmasını sağlayabileceği için ümitlendim.
Kan Hücrelerinin Bağırsakta veya Kemik İliğinde Üretilmesi Neden Önemli?
Bugüne kadar bağırsağın işlevleri ile ilgili fazla bir bilgimizi yoktu, ders kitaplarında, bağırsakların yararlı bakterilere ev sahipliği yaptığı, çeşitli vitaminlerin üretilmesinde katkısı olduğu, yağ asitlerini parçaladığı gibi faydalar sayılıyordu. Ancak son yıllarda bağırsakların önemi ciddi derecede fark edilir oldu. Bağırsakların mutluluk veren ya da depresif bir ruh haline sokan hormonlarımızı bile doğrudan etkilediği ve hatta obeziteden otizme kadar çeşitli hastalıkların varlıklarında rol aldığı artık bir sır değil. Kan hücrelerinin yapımında yer alması ise konuyu ileride çok daha farklı boyutlara taşıyabilecektir.
Bağırsak Mikrobiyotasının İyileşmesi İle Otizm Gerileyebilir
Bağırsak nakilleri Crohn ve diğer bağırsak hastalıklarından muzdarip hastalara yapılabilmektedir. Fakat yapının vücut tarafından ret edilme oranının yüksek olması ve bunun hayati bir risk oluşturması naklin başarı oranını düşürmektedir. Bağışıklık sistemimiz yeni bir organ naklinde yeni yapıyı “yabancı” olarak görüp saldırır ve organ işlevsizleşebilir. Doktorlar, bu sorunun üstesinden gelmek için bağışıklık baskılayıcı ilaçları hastalara vermektedirler. Fakat bu defa yeni bir problem başlıyor: bağışıklığı azalan kişi enfeksiyon ve çeşitli hastalıklara açık hale geliyor ki bu durum hayati bir risk oluşturabiliyor.
Organ Bağışçısının Kan Hücreleri Alıcıya Nasıl Yardım Eder?
Araştırmacılar bağırsak nakli olan hastaların hücrelerini incelediklerinde vericiden kan hücreleri olduğunu gördüler. Hastaya ait olmayan bu kan hücreleri nereden gelmişti? Bağırsak nakli sonrası hastaların dolaşımdaki beyaz kan hücreleri analiz edildiğinde bağışlanan bağırsaktan türeyen hücrelerin olgunlaştığı ve alıcının kendi dokularında toleranslı bir şekilde eğitildiği ortaya çıktı. Benzer şekilde, nakil sonrası alıcı tarafından yapılan beyaz kan hücreleri de bağışlanan dokuyu tolere edebilmek için eğitilebilir. Nakiller sonucu, nakledilen organı hastanın bağışıklık sisteminden koruyan ve hastayı da yeni organdan koruyan iki farklı kan hücresi grubu arasında çapraz bir iletişimin olduğunu belirten Sykes, vericiden daha fazla kan hücresi taşıyan hastaların, organı reddetme oranlarının da düşük olduğunu belirtti. Bu sonuç, organ naklinde yeni stratejilere kapı açabilir.
Dolaşımda, vericiye ait kan hücreleri ne kadar fazla ise nakledilen organın ret edilme olasılığı o kadar düşüktür ve bu hastalarda bağışıklık baskılanmasına daha az gerek duyulabilir. Kısaca hastanın yeni enfeksiyon kapma veya komplikasyonlara maruz kalma olasılığı azalır, ilaç kullanma miktarı da düşer. Bu tekniğin geliştirilmesi sadece bağırsak naklinde değil ileride farklı organların nakillerinde de fayda sağlaması mümkündür. Bu sayede daha yüksek başarı oranı yakalayan nakiller gerçekleşebilir. Araştırmayı yapan bilim insanları nihai amaçlarının vücudun ilaca ihtiyaç duymadan organları kabul edebilmesi için gerekli uyumun organizma tarafından sağlanması ve bağışıklık baskılanmasının ortadan kaldırmak olduğunu da belirttiler. Bütün bu gelişmeler güzel; fakat sevinmek için daha zaman var. Çalışma, bağırsak naklini kabul eden 21 hasta üzerinde gerçekleştirildi. Bu yüzden bu yeni bulgular ilginç olmalarına rağmen henüz mevcut yöntemi değiştirebilme kudretine sahip değil.
Bağırsak Bakterilerinin Kan Hücreleri ile Bir İlişkisi Var mı?
Peki, bağırsak temelli bu hücrelerin oluşumunda bağırsak bakterilerinin bir rolü olabilir mi? Elbette bu mümkün, çünkü bağırsaklarımızın işlevlerini yerine getirmesinde mikroorganizmaların hayati bir rol oynadığını biliyoruz. Bağırsak florası da denen ve içerisinde bir çok farklı türde bakteri, maya, virüs vb. mikroorganizma bulunan bu yapıyı yediklerimiz şekillendiriyor. Hatta öyle ki iki farklı öğünde yediklerimiz aracılığıyla bağırsak floramız değişebiliyor. O halde şu soruyu soralım: Yediklerimizin bağırsak kökenli kan hücrelerimizin oluşumundaki doğrudan etkileri nelerdir? Şimdilik bu sorunun cevabını bilmiyoruz ama bilim durmadan yeni bilinmeyenlerin cevaplarıyla bizleri şaşırtmaya devam edecektir.
Not: Ed Yong’un mikrobiyota kitabını bağırsakların ve mikroorganizmaların eşsiz dünyasıyla tanışmak için okumanızı tavsiye ederim.
Hazırlayan: Osman Eren
Kaynaklar
- https://medicalxpress.com/news/2018-11-blood-cells-sourceyour-gut.html?fbclid=IwAR2_we0WlwnzB3Z5UYwWlvTkWylso2cJ0xXW8UdccrVkMI6LF3v-W86r-f0
- Mikrobiyota İçimizdeki Mikroplar Yaşama Büyüleyici Bir Bakış. Ed Yong. Domingo Yayınevi. 1. Baskı