Beynimize Güven Olur Mu?

Beynimize Güven Olur Mu?

Başlık okunduktan sonra gelen “beynimize de mi güvenemeyeceğiz” seslerini duyar gibiyiz. Her ne kadar ilk etapta hoşumuza gitmeyecek de olsa, araştırmalar bazı durumlarda beynimizin güvenilmez olduğunu söylüyor.

Kuşkusuz beyin; vücut sıcaklığını ve metabolizmasını düzenlemede, refleksif faaliyetlerin (sindirim, boşaltım, acıkma, susama vb.) sürdürülmesinde, düşünme, problem çözme gibi eylemlerde oldukça başarılı. Acaba hatıralarımızı saklamada da aynı başarı söz konusu mu?

Beynimiz Nasıl Çalışır?

Hafızaya ilişkin geleneksel görüş, bir film arşivi ya da bilgisayar hard diskine benzediği düşüncesidir. Bu görüşe göre hatırlayamadıklarımız da dahil olmak üzere hafızamız hatıraları olduğu gibi kaydeder. Bu geleneksel bakış açısının insan hafızasının mekanizmasını doğru bir şekilde yansıtmadığını ilk fark eden bilim insanı Alman Psikolog Hugo Münsterberg’di. Ailesiyle birlikte tatil yaparken şehirdeki evi soyulan Münsterberg evindeki eşyaların listesini çıkarmak için geri döndü ve neler bulduğuna dair ifade verdi. Hafızasına son derece güvenmesine rağmen verdiği ifadenin yanlış olduğu anlaşılınca harekete geçti: Belki de yaptığı hatalar istisna değil, bir kuraldı?

İleri Okuma: Hafıza Sapması

Bu olay üzerine Münsterberg hafızanın mekanizmasını keşfetmek üzere bir sürü görgü tanığı ifadesi ve öncü çalışmaları araştırmaya koyuldu. Vardığı sonuç ise bilinenin bir hayli ötesindeydi: Hayatımız boyunca her an, çevreden muazzam sayıda uyarana maruz kalıyorduk ve bunları akılda tutmak imkansızdı. Hafızayla ilgili yapılan bütün hatalar da zihnimizdeki bu boşlukları doldurmak için başvurduğumuz birer kurtarıcıydı. Beynimiz hayatta kalmak için önem taşıyan bilgileri özenle seçiyor ve detayları kendisi tamamlıyordu. Münsterberg’in tarif ettiği şekliyle: ana fikri hatırla, ayrıntıları tamamla, sonuca inan.

Hafıza Her Zaman Doğru Kayıt Yapmayabilir

Aksi halde, yaşadıklarımızın ve algıladıklarımızın zihnimizde eksiksiz olarak depolanması durumunda, korkunç bir veri yığını içerisinde kaybolacaktık. Rus psikolog  A. R. Luria tarafından yapılan ve 30 yıl boyunca sürdürülen bir araştırma bu durumu açıklar nitelikte. Solomon Shereshevsky adlı adam her şeyi hatırlamasıyla meşhur biriydi. Seneler önceki buluşmalarını dahi karşısındakinin kıyafetine, bulundukları mekanın bütün ayrıntılarına dek hatırlıyordu. Kendisine 15 yıl önce okunan 70 sözcüğü eksiksiz tekrarlayabilecek bir hafızaya sahipti. Fakat ayrıntılarla harcadığı her dakika konunun genelini onun için daha anlaşılmaz kılıyordu. Örneğin çoğumuz gördüğümüz yüzlerin genel özelliklerini aklımızda tutarız ve tekrar karşılaştığımızda hafızamızdaki verilerle görüntüyü karşılaştırarak karşımızdaki kişiyi tanırız. Shereshevsky ise yüzleri tanımakta güçlük çekiyordu çünkü o hafızasında her bir yüzün onlarca versiyonunu barındırıyordu ve tanıdığı biriyle karşılaştığında o insanın yüzünü hafızasındaki binlerce veriyle karşılaştırarak bulması gerekiyordu. Konuşmada da sıkıntı çeken Shereshevsky, söylenenleri kusursuz bir şekilde tekrarlayabiliyor fakat anlamakta zorlanıyordu.

İleri Okuma: Hafıza Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar

Dahası, hissettiğimiz her duyguyu, yaşadığımız her anıyı daima ayrıntılarıyla hatırlamak şüphesiz hayatı çekilmez kılardı.

Beynimize Evrimsel Açıdan Bakalım

Elbette bunları okuduktan sonra bütün hatıralarımızdan tereddüt etmemek elde değil fakat hafızaya dair bu gerçeğin arkasında milyonlarca yıllık evrim süreci var. Beynimizin hatıraları depolamakta kullandığı boşluk doldurma yöntemi işe yarar olmasaydı, evrim sürecinden galip çıkıp varlığını sürdürüyor da olmazdı. Gerçek şu ki; kesintisiz bir hayat için hatırlamak kadar unutmak da gerekiyor. Beynimize çok fazla yüklenmemiz gerekir. Beyindeki elektriksel faaliyetler bir denge içinde yürütülür.

Beynin hatıraları depolama yöntemine dair elde edilen veriler açıkça “geçmiş hakkında konuşurken temkinli olmakta yarar var” mesajı veriyor. Leonard Mlodinow bu durumu oldukça güzel özetliyor: “Alçakgönüllü olmam gerekir çünkü doğru hatırladığımdan çok emin olduğum herhangi bir anım aslında hatalı olabilir; aynı zamanda minnettarım, hem hafızamda tutabildiklerim hem de hepsini hafızamda tutma yeteneğine sahip olmadığım için.”

Günlük hayatın içindeki olağanüstü veri akışından bizi çekip çıkardığı için teşekkürü hak eden beyinlerimize, söz konusu anılar olduğunda şüpheyle yaklaşmak akıllıca bir hareket gibi görünüyor.

Hazırlayan: Fatma Göksu

Kaynaklar
  1. Mlodinow, L (2016). Subliminal/ Bilinçdışınız Davranışlarınızı Nasıl Yönetir? İstanbul: OkuyanUs
  2. Aamodt, S ve Wang, S (2016). Beyninize Hoşgeldiniz İstanbul NTV
  3. http://www.candansayar.com/images/Bellek%20Hat%C4%B1rl%C4%B1yorum%20ama%20ya%20ger%C3%A7ek%20de%C4%9Filse1.pdf

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir