Makaleler

COVID-19 Pandemisinde Epilepsi Hastaları Ne Yapmalı?

Salgın hastalıklar tarih boyunca insanların sosyal ve demografik değişimlerine neden olmuşlardır. Salgın hastalıklardan en çok bilineni veba, orta çağ döneminde Avrupa’da yüzbinlerce ölüme neden olmuş ve ölümlerin yanı sıra insanların sosyal ilişkilerinin azalmasına neden olmuştur. Korona virüs salgını da yalnızca haftalar içinde yaşam algımızı değiştirmiş ve sosyal yaşantımızı değiştirme zorunluluğu yaratmıştır. COVID-19 hastalığı, ilk olarak 2019 yılında Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkmıştır ve etkisini şiddetli akut solunum sendromu şeklinde göstermektedir. Günümüzde hızla Dünya’nın her yanına yayılmaya devam etmektedir.

Epilepsi tekrarlayan nöbetlerle karakterize kronik sinirsel bir bozukluktur, epilepsi ve COVID-19 arasında bir bağlantı olduğu henüz rapor edilmemiştir. Bu yazıda epilepsi hastaları için sağlık kuruluşlarının salgın hastalıklar ve epilepsi ile ilişkili geçmiş deneyimlerinden çıkarımlar yapılarak COVID-19 salgınının epilepsi üzerine etkisi ve nöbet kontrolünün sağlanması önemine dikkat çekilmiştir. Epilepsili bireylerde COVID-19 etkisi yeterli olmayan bulgular nedeniyle belirsizdir. Klinisyenlerin ve araştırmacıların olgu sunumları paylaşmasına, araştırmaların devam edilmesine, epilepsi hastaları ve onların ailelerine doğru bilgiler sağlanmasına ihtiyaç vardır.

COVID-19 Salgınında Epilepsi Hastaları Daha fazla Risk Taşıyor Olabilir mi?

ABD’nin Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri (CDC), yeterli olmayan bulgulara rağmen epilepsi de dahil olmak üzere nörolojik bozukluklara sahip hastaların COVID-19 salgınında risk gurubunda olabileceklerini bildirmiştir. Epilepsi hastalığının ve antiepileptik ilaçların COVID-19’a bir tehdit oluşturduğu saptanmamıştır. Zaten geçmişteki deneyimlere de dayanarak epilepsinin salgın hastalıklarda bir risk oluşturduğu saptanmamıştır, fakat önceden var olan koşullar (sigara içme, obezite, diyabet, kalp hastalıkları, akciğer hastalıkları ve kanser gibi) risk faktörleri olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle, söz konusu olan risk faktörlerine sahip epilepsili bireylerin COVID-19 salgınına karşı daha dikkatli bir yaklaşım göstermeleri önerilmektedir. Nöbetleri kontrol altına alınmış ve başka sağlık problemi olmayan epilepsili çocuklar COVID -19 enfeksiyonuna karşı asemptomatik ya da hafif semptomlar göstermektedir. Bunların yanı sıra COVID -19 önleme stratejileri epilepsisi olanlar dahil tüm bireyler için geçerlidir.

Bilim insanları COVID -19’un potansiyel hedefinin merkezi sinir sistemi olabileceğini bildirmişlerdir. Ancak epilepsi hastalarında ve yeni başlayan epilepsi olgularının COVID -19 etkisinin oranı belirsizliğini korumaktadır. Bildirilen COVID-19 belirtileri öncelikle solunum veya mide-bağırsak sorunları ile ilişkilidir, sık tekrarlayan nöbetlerle ilişkili değildir. Önceki verilerde, COVID -19’un epilepsi hastalarındaki etkisinin diğer hastalıklardan fazla olduğu belirlenmemiştir, fakat COVID -19 nedeniyle oluşacak yüksek ateş epilepsi krizini tetikleyebilmektedir. Ayrıca COVID-19 enfekte olmuş epilepsili hastalar, antiepileptik ilaçlar ile virüs enfeksiyon ilaçlarının olası olumsuz etkileşimlerine karşı dikkatli olmalıdırlar.

COVID -19’un Epilepsi Hastalarına Etkileri

Şu anda COVID -19 tedavisi için spesifik bir ilaç onaylanmamıştır. Bununla birlikte COVID-19 tedavisi için önceden var olan birkaç ilaç test edilmiştir ve bunlardan birkaçı potansiyel göstermektedir. İtalyan epilepsi ile mücadele topluluğu bu ilaçların etkileşimlerini gösteren bir tablo sunmaktadır. Belirli kombinasyonlar uzmanlar tarafından önerilmez ya da gelişebilecek endikasyonları önlemek adına büyük bir dikkatle tedaviye başlanır. Levetirasetam ilgi çekicidir, çünkü herhangi bir ilaçla etkileşime neden olmamaktadır. Antiepileptik ilaçlara başlanacağı zaman ya da yeni anti epileptik ilaçlar kullanılmaya başlanacağı zaman ilaç etkileşimleri dikkate alınmalıdır. Ayrıca antihistaminik ilaçlar gibi destekleyici bazı ilaçlar nöbet eşiğini düşürebilmektedirler. Bazı antiepileptik ilaçlar immün sistemi etkileyebilir, everolimus ve steroidler sırasıyla tuberoz skleroz kompleksi ve otoimmün epilepsi için kullanılan kullanılmaktadır. Ancak, bazı çalışmalara göre, everolimus viral enfeksiyonları durdurabilmektedir. Bu arada, kortikosteroid kullanımı bulaşıcı hastalık riski ile ilişkilidir. Bu nedenle, ilaçların klinik ortamlarda bireysel olarak seçilmesi gerekmektedir.

Ayrıca bazı sağlık kuruluşları nöbetleri kontrol altına alınan epilepsi hastaların antiepileptik ilaçlarının değiştirilmesini önermemektedirler. Çünkü ilaç değişimleri epileptik nöbetleri tetikleyebilir, status epileptikus riskini yükseltebilir bu da COVID-19 enfeksiyon bulaşma olasılığını yükseltebilmektedir. Bu nedenle epilepsi hastaları yan etkiler nedeniyle uzman doktorlardan habersiz, kendi kararlarına göre ilaçlarını kullanmayı bırakmamalı ve ilaç kullanımında herhangi bir değişiklik yapmamalıdırlar. Bazı sağlık kuruluşları da COVID-19’un SUDEP epilepsi riskini yükseltebileceği görüşündedirler. Enfeksiyon ya da viral bulaşıcı hastalıkların SUDEP riskini artırabileceğini gösteren bazı raporlar vardır, ancak henüz COVID-19 ve SUDEP arasında bir ilişkinin olup olmadığı ile ilgili bir veri bulunmamaktadır.

COVID-19 Krizinde Nöbet Kontrolünü Sürdürmenin Önemi

Birçok sağlık kuruluşu epilepsi hastalarının ilaçlarını düzenli bir şekilde almalarının önemini vurgulamaktadırlar, aksi halde nöbet sıklığında artış olabilmekte ve ciddi vücut yaralanmaları başta olmak üzere nöbetlere bağlı ölüm riski ile karşı karşıya kalınabilmektedir. Sık sık meydana gelen nöbetler,  yetersiz beslenmeye neden olabilmekte ve bu durum da sağlıksız beslenmeye neden olmaktadır. Beslenme durumu bağışıklık sistemi ile ilişkilidir. İkinci problem ise, sık gerçekleşen nöbetler nedeniyle acil servis muayenelerinde korona virus bulaşma riskidir. Epilepsi kuruluşları acil durum olmadıkça acil servislere gidilmesini önermemektedir.

Son olarak, kontrol edilemeyen nöbetler özellikle status epileptikus, sedasyon ve ventilatörlere ihtiyaç duyar. Ancak klinik ortamlar fazla sayıda COVID-19 hastalarıyla dolu olduğu için klinisyenler mekanik ventilatör sıkıntısı ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Status epileptikus hasta sayısındaki artış bu sorunu daha da güç durumda bırakacaktır. Bu nedenle nöbet kontrolünün devamlılığının sürdürülmesi epilepsili hastalarda COVID -19 salgınına karşı korunmada büyük önem taşıdığı vurgulanmaktadır. SARS virüsüyle ilgili önceki deneyimler ortaya çıkan salgın hastalıkların epilepsi hastalarının rutin kontrollerinde kolayca etkilenebileceğini açıkça göstermektedir. Bu olumsuz durumların önüne geçebilmek için hastaların kalabalık koşullara maruz kalmadan klinisyenleriyle iletişimine olanak sağlayan sistem(teletıp) aracılığıyla COVID-19’un hastalar arasında yayılmasının önüne geçilmesi sağlanmalıdır. Bu nedenle teletıp uygulamasına giriş ve işlevselliği daha fazla dikkate alınmalıdır.

Farkındalık Yaymanın Önemi

COVID-19 salgınını önlemek adına bu bilgilerin epilepsi hastalarına ve ailelerine sağlanması önemlidir. Ek olarak, doğru bilgilerin yayılmasının sağlanması gereksiz kaygı ve stres faktörlerini azaltacaktır. Epilepsi hastalarını bilinçlendirmek, nöbet sıklığını ve nöbetlerin neden olduğu kaza sonucu yaralanmaları azaltacaktır. Bunun tersine, internet ve sosyal medya, insanların yanlış veya panik yapmasına neden olabilecek şekilde resmi olmayan, belirsiz veya yanıltıcı bilgi kaynakları içerebilmektedir, güvenilir bilgi kaynaklarını yaymak için bir sistem oluşturulmalıdır.

Sonuç olarak;

Bu makalede, epilepsi ile ilişkili COVID-19’un bilinen gerçekleri ve tıbbi toplumların önerileri gözden geçirilmiştir. COVID-19’un epilepsili bireyler üzerindeki etkisi belirsizliğini korumaktadır. Klinisyenler epilepsi hastalarına ve ailelerine vaka bilgilerini paylaşmalı, araştırmaya devam etmeli ve bilinen gerçekleri sağlamalıdır.

Hazırlayan: Hüsniye Özalp

Kaynak

Kuroda N. Epilepsy and COVID-19: Associations and important considerations. Epilepsy & Behavior (2020), https://doi.org/10.1016/j.yebeh.2020.107122.


Hüsniye Özalp

Mersin üniversitesi biyoloji bölümü mezunuyum. Halen aynı üniversitede doktora eğitimine devam ediyorum. Hücre biyolojisi, sinirbilim ve epilepsi alanlarına ilgi duyuyorum. Bu konularda araştırmalar yaparak bilime katkı sağlamak amacını taşıyorum. Sinirbilim aracılığıyla öğrendiklerimi okuyuculara ulaştırmanın mutluluğunu her zaman yaşıyorum. İyi ki varsın Sinirbilim ailesi!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir