COVID-19 Salgınında Ruh Sağlığımızı Nasıl Koruyabiliriz?

COVID-19 Salgınında Ruh Sağlığımızı Nasıl Koruyabiliriz?

Koronavirüs salgını 2019 yılının sonlarına doğru Çin’in Wuhan şehrinde ortaya çıkmıştır. 2020 yılının mart ayında ülkemizde görülmeye başlandı. Önce Çin’de daha sonra başta Avrupa olmak üzere Asya, Amerika ve Afrika’da kendini göstermiştir. 15 gün kuluçka süresinin olması ve belirtilerinin gribal enfeksiyona benzemesi sebebiyle tüm dünyada hızlıca yayılmış ve yıkıcı sonuçları olmuştur. Özellikle 60 yaş üstü insanlar için ölüm riskinin yüksek olması ve çok kolay yayılması insanlar için hasta olmaktan çok hastalığa yakalanma korkusuna itmiş ve psikolojik sorunlar yaratmıştır.

Panik Olmamak En Önemlisi

Hastalığa yakalanmamak için devlet tarafından alınan ciddi önlemler halktı tedbir almaya, izole edilmeye, yakın temasa girmemeye ve el selamını kesmeye kadar etkilemiştir. Bu ciddi sorumluluklar insanları psikolojik olarak ‘nasıl korunabilirim?’ sorusuna yöneltmiş ve gün içinde yapılan işleri hatta sosyal hayatın düzenini tehdit eder bir psikolojik bozuculuk durumuna getirmiştir. Bu bozucu durum insanlarda ve dünya toplumlarının genelinde panik yarattı, bu panikten kurtulmak için aldığımız tedbirler çerçevesinde hayatımız değişti.

COVID-19 virüsünü taşıyan bir kişi hastalığı kolayca yayabiliyor. Bunun ciddiyetinin farkına varıp gereken izolasyonu yapmalıyız fakat bu durumun aşırı stres, kaygı bozukluğu, travma, obsesif kompülsif bozukluk ve sonucunda depresyona varmasını engellemeliyiz. Kulaktan dolma ve asılsız haberlere kanaat etmemeli ve internetten bulduğumuz her habere gerçek gözüyle bakmamalıyız bu durum kaygı bozukluğu yaratacağı gibi ruhsal sorunlar da yaratabilir. Sağlık Bakanlığı’nın gün sonu verileri ve resmi site sonuçlarına kanaat etmeliyiz. Bu zor süreçte dikkatimizi ve ilgimizi ailemize ve birlikte geçirebileceğimiz zamana vermeliyiz.

COVID-19 Duygudurumunuzu Olumsuz Etkilemesin

Duygudurumun düşünce üzerinde son derece belirleyici bir etkisi vardır. Duygudurumu kötü olan bireyler depresyona kolayca yakalanır. Duygudurumu iyi ve yüksek olan bireylerse zor günleri daha kolay geçirir. Öncelikle nasıl düşündüğümüzü ve olayları nasıl algıladığımızı değil davrandığımızı değiştirebiliriz. Duygudurumumuza dikkat etmek bu yüzden çok önemlidir (Türkçapar, 2018, ss. 176-177). Stres kavramı uzun yıllarca bilinmesi ve kullanılmasına rağmen araştırmacılarca ortak, yeterli ve herkes tarafından kabul edilen bir tanımı yapılamamıştır. Stres üzerine yapılan çalışmaların birçoğu gerçekleşen olaylara odaklanmış, bazıları da bu olayın bedensel ve psikolojik geri-dönüşleri üzerine çalışılmıştır (Baltaş ve Baltaş, 2018, ss. 308-309).

Bireyin psikolojik durumu kendine olan güveni ve saygısını tehdit eden bir uyaran olursa bireyde oluşan bu zorlanma stres yaratır. Stres bireyde psikolojik durumu etkiler ve fizyolojik sorunlar yaratır. Kaygı, huzursuzluk, baş ağrısı, mide bulantısı gibi sorunlar yaratır (Aydın, 2016, s. 3). Stres iyice artarsa bireyde tükenmişliğe sebep olur. Tükenmişlik bireyde yavaş ve gizlice başlayan; ortaya çıkışı ani bile olsa, sürekli bir şekilde gelişmeye devam eden kronik bir olgudur. Bireyin bir gün içinde ani bir şekilde yaşadığı bir olay tükenmişliğin belirtisi haline gelebilir.

Tükenme durumuna gelmeden önce genellikle iş veya aile fertlerinin sağlık durumundaki bozukluk veya stresli yaşam koşullarına rastlanır (Sürvegil Dalkılıç, 2014, ss. 31-36). Tükenmişlik sendromunun bu durumu deneyimleyen bireyler üzerinde geçici ya da kalıcı izler bıraktığı veya çok sayıda problemler ortaya çıkardığı literatürde yer alan çalışmalarda defalarca ortaya konulmuştur. Ancak, bu sorunlar kendisini göstermeden önce, tükenmişliğin fiziksel, psikolojik ve davranışsal olmak üzere üç alandaki belirtileri göz önüne alındığında, tükenmişlik sendromunun bireyler üzerinde nasıl bir etki oraya çıkarabileceğini tahmin etmek güç değildir (Sürvegil Dalkılıç, 2014, s. 32).

Stres ve Tükenmişliğe Karşı Ne Yapılabilir?

Stres ve tükenmişlik yaşayan bireylere bu durumla baş etmek için kullanılabilecek yöntemler şunlardır:

1) Bir kişi stres ve tükenmişlik yaşadığını fark ettiğinde eski güç ve enerjisine geri dönmek ister. Kontrol odağında ve kontrol merkezinde olmak ister. Yaptığı hataları fark etmesi halinde bu kalıplaşmış inanç ve algıyı yıkarak tükenmişlikle baş edebilir. 

2) Birey hayatındaki olası sorun ve ihtimalleri hesaplamalı ve öngörmelidir.

3) Tükenmişlik yaşayan bireyin yakınları bunun farkına varıp, bireyin profesyonel destek alması yönünde telkinlerde bulunulmalıdır.

4) Hayatlarını daha eğlenceli ve aktif bir hale getirmek, iş dışında da sosyal aktivite ve beceriler geliştirmek tükenmişlikten etkilenmeyi azaltır.

5) Bireyler yaşadıkları zorlukları ve duygularını paylaşmaları gerektiğinde yardım isteme konusunda teşvik edilmelidir.

6) Hayatınızdaki rutin alışkanlıkları bırakıp, monoton olandan uzaklaşıp yeni şeyler denenmelidir. Mesela öğle yemeğine farklı yemekler yenilebilir.

8) Rahatlamak aslında bazen iyi anıları düşünmek kadar basitti.

9) Nefes alma, gevşeme teknikleri ve meditasyon yapmak insanı rahatlatır.

Kısacası sakince atılacak ciddi adımlar ve izolasyon sizi bu virüsten koruyacağı gibi zihninizi gereksiz yere meşgul etmekten de koruyacaktır. Evde izole olmayı panik havasında yaşamak yerine evdeki insanlarla sağlıklı iletişime geçmek, onlarla eğlenceli zaman geçirmek ve en önemlisi kitap okumak ilişkilerimizi geliştireceği gibi kişisel gelişimimizi de olumlu yönde etkileyecektir. Sağlıklı iletişiminizi kurmak adına evde yapılacak etkinlikler çok önemlidir. Bunlardan başlıca; kitap okumak, ailecek oyun oynamak, egzersiz yapmak, birlikte yemek yapmak, eğitici konferans ve belgesel izlemek zamanımızı daha etkili kullanmanı bazı yolları olabilir.

Dünyaca zor zamanlardan geçtiğimiz şu zor günleri en hızlı şekilde ve sağlıkla atlatıp tekrar özgür havayı içimize çekebileceğimiz günlere kavuşmak dileğiyle. Herkes için sağlıklı günler dilerim.

Kaynaklar
  1. Aydın, İ. (2016). İş Yaşamında Stres. Ankara: Pegem A Yayıncılık.
  2. Baltaş A, ve Baltaş Z. (2018). Stres ve Başaçıkma Yolları. İstanbul: Remzi Kitabevi
  3. Türkçapar, H. (2018). Bilişsel Davranışçı Terapi Temel İlkeler ve Uygulama
  4. Kaçmaz, N. (2005). Tükenmişlik (burnout) sendromu. İstanbul Tıp Fakültesi Dergisi, 68(1), 29-32.
  5. Sürvegil Dalkılıç O. (2014) Çalışma Hayatında Tükenmişlik Sendromu Tükenmişlikle Mücadele Teknikleri. Ankara: Nobel Yayıncılık.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir