Makaleler

COVID-19 İçin Takviye Besin ve Ürün Çılgınlığına Kapılmayın

Koronavirüs salgını tüm dünyayı etkisi altına almışken fırsatçılar da durumdan yararlanmaktan çekinmiyor. Sosyal medyada ve Whatsapp’ta takviye ürünler, bazı ilaçlar ile ilgili sürekli yanlış bilgiler ve reklamlar dönüyor. Kimisi çıkıyor tuzlu su ile gargara yapın diyor, kimisi bol bol C vitamini tüketin diyor. İşin gerçeği alanında uzman doktorlar bağışıklık sistemini güçlendirmek için özel bir ilaç veya takviye besin tüketilmesini önermiyorlar. Eğer doktorunuz size özel bir reçete yazmadıysa rutin beslenme düzeninizin dışına çıkmanıza gerek yok.

Sinirbilim’de sağlıklı beslenme ile ilgili çok sayıda yazı yazdık. Birçok diyetisyen arkadaşımız sebze ve meyve tüketiminden, bol su içmenin öneminden bahsetti. Probiyotik gıdalar vücut için mutlaka faydalıdır. Ancak şu noktanın altını çizmek istiyorum. Koronavirüse iyi gelsin diye probiyotiğe, sebze ve meyvelere yüklenmeyin. Evinize ilaç stoklamayın, salgına karşı vitamin hapları kullanmaya başlamayın. Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) COVID-19’u tedavi veya önleme kapasitesine sahip herhangi bir aşı, ilaç veya ürün onaylamadı.

En Güçlü Silahımız: Bağışıklık Sistemi

COVUD-19 ile en iyi mücadele edecek silah vücudumuzun bağışıklık sistemidir. Koronavirüs solunum sistemini hedef aldığından dolayı kendinize yapacağınız en büyük iyilik sigarayı bırakmaktır. Kullandığınız hiçbir takviye besin ve ürün bağışıklık sisteminizi muhteşem hale getirmez. Bu bir süreç meselesidir. Bağışıklık sistemi bir günde muhteşem hale gelmez. Enfeksiyon hastalıkları alanında uzman doktorların söylemlerine kulak verin. Şu an için hiç kimsenin ek bir takviye besin veya ilaç alması önerilmiyor. Kullanılan mevcut ilaçlardan herhangi birinin kesilmesine de gerek yok.

Koronavirüs damlacıklar halinde insandan insana geçiyor. İlerleyen günlerde bu virüsü kaparsanız en büyük yardımcınız yine bağışıklık sisteminizdeki T ve B hücreleriniz olacak. Herkes evinde, telefonun başında ne yapabilirim derdine düşmüş durumda. Uzmanların önerdiği ilk şey virüsten mümkün olduğunca uzak durmak. Bunu için evde kalmak ve kalabalık ortamlara mümkün olduğunca girmemek gerekiyor. Virüs elimize veya giysimize bulaşsa bile vücudun içine girmesini önlemek mümkün. Bunun için elleri sık sık yıkamak ve kıyafet değiştirmek önemli. Özellikle 60 yaş üstü bireyler, diyabet hastaları, kalp ve akciğerlerinden rahatsız olanların bu uyarıları çok ciddiye alması gerekiyor. COVID-19 akciğerlerin oksijen kapasitesini düşürdüğünden hastaların ventilasyon makinesine bağlanması gerekiyor. Bu da hastalığı kontrol etmeyi zorlaştırıyor.

COVID-19 Nasıl Bulaşıyor?

Virüs vücuda iki şekilde giriyor. Öncelikle birisinin öksürüğü veya hapşırması ile virüs bir yüzeye tutunuyor. Siz oraya elinizle dokunduğunuzda virüsü elinize almış oluyorsunuz. Uzmanlar bu noktada virüsün yayılımını durdurmak için elleri sık sık yıkayın ve mümkün olduğunca yüzünüze dokunmayın diyor. Örneğin burnunuzu kaşıdığınızda virüs burun mukozası yoluyla vücudun içine giriyor. Diğer yol yanınızda hapşıran ve öksüren insanlardan çıkan damlacıklar solunum yoluyla vücudunuza girebilir. Bu yüzden kalabalık ortamlara girmemek, insanlardan mümkün olduğunca uzak durmak gerekiyor.

Şu an bütün dünya COVID-19 için aşı çalışmalarına odaklanmış durumda. Maalesef henüz koronavirüs için bir aşı bulunamadı ama önümüzdeki aylarda aşının bulunacağını ümit ediyoruz. Bu süreçte diğer virüsler için aşılanmak faydalı olabilir. COVID-19 çıktığından beri aşı karşıtlarının bir yazısına rastlamadım. Aşısız bir dünyanın nasıl olduğunu hepimiz gördük. Bu pandemi her alanda bize çok şey öğretti. Kızamık, kabakulak, çiçek hastalığı gibi rahatsızlıklar aşılardan önce ölümcül hastalıklardı. Aşılar sayesinde çiçek hastalığını yeryüzünden silmeyi başardık.

Virüsleri Çalışmak Kolay Değil

Bakteriyel enfeksiyonlar ile baş etmek virüsler ile kıyaslandığında bir tık daha kolaydır. Özellikle bakterilere karşı elimizde antibiyotik gibi güçlü ajanlar var. Ancak bunlar virüslere karşı hiçbir işe yaramaz. Dahası, bir virüse karşı işe yarayan ilaç başka virüse karşı etkisi olabilir. Virüsler ile çalışmak bakteriler ile çalışmaktan çok daha zor olduğu için ilaç geliştirmek de daha zordur. İngiltere’deki virolog sayısı 30’u geçmez. Ülkemizde ise sadece birkaç kişi virüsler üstünde araştırma yürütüyor. Virüsler bakterilerden kat kat daha küçük olduğu için onları çalışmak için daha fazla güvenlik önlemi almalısınız. Bu da virüs araştırmalarını çok zorlaştırıyor. Herkes aşı ve tedaviye odaklandığı için şimdiye kadar hiç kimse takviye besinler üstünde çalışma yürütmedi.

Bağışıklık sistemini güçlendirmenin ikinci bir tehlikesi ise sitokin fırtınasıdır. Ünlü tıp dergisi The Lancet’te yayınlanan bir araştırma bazı hastalarda sitokin fırtınası sendromu görüldüğünü bildirdi. Bağışıklık sisteminin aşırı çalışması sonucunda vücut çok fazla sitokin üretiyor ve kronik inflamasyon oluşuyor. Bu da vücudun patojenlere karşı direncini düşürüyor. Bağışıklık sisteminin az çalışması kadar çok çalışması da ciddi bir sorun olabilir. Daha önceki SARS ve MERS koronavirüs salgınlarında bağışıklık sisteminin aşırı çalışmasının zatürre oluşumu ile ilişkili olduğu bulunmuştu.

Her Zaman Yaptığınızı Yapın

Vücudun ve bağışıklık sisteminin sağlıklı bir şekilde çalışması için doktorların ve diyetisyenlerin her zaman söylediği şeyleri yapın. Sebze ve liflerce zengin bir diyet uygulayın. Yeterince uyuyun ve susuz kalmayın. Salgın ve diğer şeyler konusunda aşırı endişe etmeyi bırakın. Özellikle sigaradan uzak durun. Alkolü sınırlandırın ve kilonuzu sağlıklı bir seviyede tutun. Yeterli miktarda uyumak bağışıklık sisteminin düzgün çalışması için elzem öneme sahiptir. Uyku yoksunluğunda inflamatuvar faktörlerin salınımı artıyor ve vücut direnci düşüyor.

Vücudunuzun bağışıklık sistemini güçlendirmek için dengeli bir beslenme temel gerekliliktir. Bir kutu C vitamini, probiyotik hapları gibi besin takviyeleri çok sınırlı yararlar sağlar. Bunların da COVID-19’a karşı etkili olduğu bilinmiyor. Tuzlu su, sirkeli su gargaraları gibi uygulamaların viral enfeksiyonlara hiçbir faydası yoktur. Medyatik insanların bunu neden önerdiğini anlamıyorum. Bunun yanında son günlerde Plaquenil markası altında hidroksiklorokinin etkili olduğu konuşuluyor. Dünya Sağlık Örgütü sıtma ve romatoid artrit gibi rahatsızlıklarda kullanılan Plaquenil’in COVID-19 için kullanılmasını önermiyor. Bu ilacın çok ciddi yan etkileri olduğundan yarardan çok zarar verebilir.

Hazırlayan: Çağlayan Taybaş

Kaynaklar

https://www.thelancet.com/journals/lancet/article/PIIS0140-6736(20)30628-0/fulltext

https://medicalxpress.com/news/2020-03-immune-ward-coronavirus.html

Çağlayan Taybaş

İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Moleküler Biyoloji ve Genetik mezunuyum. Şu an klinik araştırma sektöründe çalışıyorum.Bilimsel araştırmaların yanında başlıca hobilerim satranç, bisiklet sürmek, pilates ve latin dansları oldu.Mezun olduktan sonra askere gitmeden önce sinirbilim.org'u kurdum. Şu an iş ve özel hayatım çok yoğun olduğu için eskisi gibi yazamıyorum. Bana herhangi bir soru sormak isteyen varsa c.taybas@gmail.com'a mail atabilirler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir