Makaleler

Dans Etmenin Büyüsü ve Beyin için Önemi

Dans Etmenin Büyüsü ve Beyin için Önemi

İnsanoğlunun en eski eğlence ve kültür araçlarından biri danstır. Sahneye çıkarız ve vücut hareketlerimizi tek başımıza veya çiftimizle müziğin ritmine uydururuz. Dans türlerinin neredeyse hepsi ince motor hareketleri gerektirir: parmak uçlarında hareket, bilek kıvırmaları, kendi etrafında dönmek. Vücudun tüm bunları bir ahenk içinde yapması için beynin tüm hareketleri organize etmesi ve planlaması gerekir. Beynin tüm bu koordinasyonu başarılı bir şekilde yerine getirmesi için bazı nöral mekanizmalar vardır.

Dans ve dans hareketleri sadece fizyolojik olarak değil psikolojik olarak da beyni etkileyen etkenlerdir. Hareket ettiğimizde nöronlarımız bazı hormonların salgılanmasını sağlayarak kasların kasılmasını ve kan basıncının artmasını tetiklerler. Bunu adrenalin ve noradrenalin gibi hormonları salgılayarak yaptıklarında bizim aynı zamanda heyecan duymamıza da neden olmuş olurlar. Kaslarda hareketin meydana gelmesi için nöronlardan motor modülleri adı verilen kas gruplarına sinyallerin gitmesi gerekir.

Beynin Çok Sayıda Bölgesi Aynı Anda Çalışıyor

Dansta yapılan istemli hareketler beynin motor korteksinden gelen sinyallerle gerçekleşir. Motor korteks aynı zamanda prefrontal korteksle beraber çalışarak hareketlerin planlaması, kontrolü ve uygulanmasında da görev alır. Motor korteksten çıkan sinyaller aşağı doğru inmeye başlar ve omuriliğin 20 milyon nöronundan geçtikten sonra el, ayak gibi ilgili vücut organlarına iletilir. İlginç bir şekilde hareket ne kadar küçük olursa motor kortekste o kadar fazla nöron ateşleniyor.

Motor hareketlerin düzenlenmesinde görev alan bir diğer bölge beden duyu korteksidir. Beyin korteksinin ortalarında yer alan bu bölge başlıca el-göz koordinasyonundan sorumludur. Beynin iç kısmında bulunan bazal ganglia ise diğer beyin bölgeleriyle iletişim kurarak motor hareketin koordinasyonunda rol alır ve vücudun duyusal bilgilere karşı tepki vermesini sağlar.

30 yıldır profesyonel olarak dans eden Samira Shuruk tüm bu süreçleri alışkanlık olarak niteliyor. Hem bazal ganglia hem de beyincik hafıza, hareket ve alışkanlıkta kilit görev alan bölgelerdir. Dansta motor hareketlerin icra edilmesinin yanında hafıza, planlama ve öğrenme de büyük yer tutar.

Beyincik omurilik ile beyin arasında bir köprü görür. Beyincik hacimce küçük bir yapıdır ancak sinir sistemindeki nöronların yarısı burada bulunur. Bu küçük bölümün görevi farklı yerlerden gelen sinyalleri birleştirerek hem hareketin gerçekleştirilmesini sağlamak hem de yapılan hareketin kontrolünü sağlamaktır.

Dans Kas Hafızasını Güçlendiriyor

Dans etmek birçok açıdan beyin işlevlerini geliştiriyor. Hareketler bir süre sonra uzun dönem hafızaya atılıyor ve düşünmeksizin icra ediliyor. Daniel Glaser bu durumu tanımlarken düşünmek ve yapmak arasında bir kısayol oluşturulduğunu söylüyor. Dansın 2. adımından sonra hep sol ayağınızı öne atıyorsanız artık bu şekilde kodlanıyor ve düşünmeksizin bir refleks gibi dansta sol ayağınız önce çıkıyor.

Kas hafızasının bir olumsuz yönü var ki o da yanlış bilgiyi doğrusundan ayırt edememesidir. Eğer öğrenirken yanlış bilgiyi kodlarsanız silmek de aynı oranda zor olabilir. Ancak beyin her başarılı hareketten sonra endorfin salgılayarak beynin doğru bilgiyi kaydetmesini sağlıyor ve ödül mekanizmasını devreye sokarak bizi keyifli hissettiriyor.

Cerebral Cortex dergisinde yayınlanan bir araştırma balerinlerin yaptığı ardışık dönme hareketlerinin beyincik büyüklüğünü artırdığını ve dönmeye bağlı baş dönmesi hissini azalttığını gösteriyor. Baş dönmesi iç kulakta yer alan yarım daire kanallarından kaynaklanır. Yarım daire kanallarının içindeki küçük tüyler ve sıvı dönüşlere karşı hassastır. Sürekli kendi etrafımızda dönüp bir anda durursak bu sıvı içerde hala dönmeye devam eder ve baş dönmesi hissi yaşatır.

Planlı Hareket İşi Bozabilir

Kas hafızasına geri dönersek, ne zaman müziği duyup düşünmeden dans etmeye başlasak beyincik hemen devreye girer ve hareketleri koordine eder. Eğer bu noktada hareketleri planlı bir şekilde yapmaya çalışıp araya prefrontal ve motor korteksi sokarsak hareketlerimiz akıcılığını kaybedecektir.

Dans etmek beyni esnek tuttuğu kadar birçok hastalığı da engelleyebilir. Yapılan araştırmalar dans ve benzeri etkinliklerin demans ve Alzheimer hastalığı riskini düşürdüğünü kanıtlamıştır. Özellikle hızlı karar verme becerisi gerektiren serbest (freestyle) dans nöral ağları sürekli yenilediği için beyni genç tutmak, hafıza, konumsal algılama, idari işlevler, dikkat için çok önemli bir etkinliktir.

Hazırlayan: Çağlayan Taybaş

Kaynak

http://www.medicaldaily.com/benefits-dancing-neurodegenerative-disease-human-brain-380835


Çağlayan Taybaş

İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Moleküler Biyoloji ve Genetik mezunuyum. Şu an klinik araştırma sektöründe çalışıyorum.Bilimsel araştırmaların yanında başlıca hobilerim satranç, bisiklet sürmek, pilates ve latin dansları oldu.Mezun olduktan sonra askere gitmeden önce sinirbilim.org'u kurdum. Şu an iş ve özel hayatım çok yoğun olduğu için eskisi gibi yazamıyorum. Bana herhangi bir soru sormak isteyen varsa c.taybas@gmail.com'a mail atabilirler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir