Görsel Yoksunluk ve Beyin Plastisitesi
Beynimizin esneklik kabiliyeti çok yüksektir. Sol gözün faaliyeti geçici olarak 1 hafta bile engellense şekilde görüldüğü gibi beynimizin ilgili bölgesi hemen uyum sağlamaya çalışarak sol gözden gelen sinyallerini işleyen nöronları sağ gözden gelen sinyallere doğru yönlendirir. Birkaç dakikalık görsel yoksunluk bile beynin plastisite sürecini başlatmak için yeterlidir. Bu sonuç gösteriyor ki beyni anlamada başvurulacak en önemli bilim dallarından birisi evrimdir. Zira her işlev ihtiyaç neticesinde ortaya çıkmakta ve ihtiyaç duyulmadığında ortadan kaldırılmaktadır. Aslında bu durum beynin bütün alanları için geçerlidir.
Şundan sadece bir 10 yıl öncesine kadar belirli bir yaştan sonra beyninizin değişmeyeceği, zekânızın sabit kalacağı düşünülüyordu. Bilim insanları insan beyninin hayat boyunca pek bir değişime uğramadığını, nöronlar arasındaki bağlantıların sabit kaldığını zannediyorlardı. Hatta lise kitaplarına bakarsanız hâlâ beyinde yeni sinir hücrelerinin üretilmediği yazar.
Görsel Yoksunluk Gibi Birçok Etken Beyni Değiştirebilir
Eski görüşe göre eğer utangaç biri olarak doğmuşsanız hayatınız boyunca öyle kalıyordunuz veya matematiğe ilginiz yoksa bu sizin iyi bir bilim insanı olma şansınızı sıfırlıyordu. Çoğu kişi hâlâ bu tür bilgilere inanıyor ve kendini kısıtlamaya devam ediyor. Yukarıdaki şekilde gördüğünüz gibi bir gözü kapatarak görsel yoksunluk yaratmak beyni hemen değiştiriyor. Aynı şekilde birçok kendi potansiyelinin farkında değildir. “Ben de sayısal zekâ yok, matematiği istesem de yapamam”, “ne yaparsam yapayım bir müzik aleti çalamıyorum böyle doğmuşum” gibi sözleri siz de mutlaka etrafınızdaki kişilerden duymuşsunuzdur.
Son yapılan araştırmalar bu varsayımların artık doğru olmadığını gösterdi. Beyinde var olan nöral bağlantılar gevşetiliyor ve bu esnada yeni bağlantılar oluşturuluyor. Burada bahsettiğimiz nöral bağlantılar sahip olduğumuz davranışları, karakteri, bilgileri kısacası her şeyimizi oluşturuyor.
Zamanla beyin aynı bilgilerin üzerinden tekrar tekrar geçer ve artık aşina olunmayan bilgiler tanıdık hale gelir ve en sonunda alışkanlık dediğimiz durum ortaya çıkar. Alışkanlıklar oluştuktan sonra bu alışkanlıktan sorumlu nöronların bağlantıları çok güçlüdür. Tabi işin bir de kimyasal boyutu var.
Günlük Davranışlarımızın Birçoğunu Farkında Olmadan Yapıyoruz
İnsanoğlunun alışkanlıklarına ne kadar derinden bağlı olduğunu hepimiz biliyoruz. Aslına bakarsanız gün içinde yapmış olduğumuz davranışların %40’ından fazlasını etkin düşünmeyle yapmıyoruz. Yürürken her bir adımımız için düşünmüyoruz, yazı yazarken harfleri nasıl yazsam diye kafa yormuyoruz.
Alışkanlıklarımıza ne kadar bağlı olursak olalım onlar vazgeçilmez değiller. Zeki canlılarız ve karşımıza çıkan her sorunla başa çıkmak durumundayız. Ve bunu mantıklı ve sistematik bir şekilde yapmalıyız.
Dans öğrenmeyi mi istiyorsunuz? İstediğiniz dans tipini yapan insanları izleyin ve onları taklit ederek ayna nöronlarınızı çalıştırın. Aynı hareketleri yarın akşam da yapın. Sonra ertesi gün de tekrar yapın. Kısa zaman içinde göreceksiniz ki ayaklarınız artık odun gibi hareket etmeyi durduracaktır.
Hazırlayan: Çağlayan Taybaş
Kaynak
Michael S. Gazzaniga. The Cognitive Neuroscience. 4. Baskı. 2009. sf, 99