Gülmek Nasıl Ortaya Çıkar? Basit Ama Önemli Bir Soru
Gülmek gerek kadınlar kendilerini güldüren erkeklerden, erkekler kendilerine gülen kadınlardan hoşlanır söylemleriyle, gerek dahil edildiği şarkılarla şiirlerle, gerek de an be an hayatımızın içinde oluşuyla oldukça gündemde olan bir eylemdir. Hayatın içinde bu denli yer edinmiş bir süreç oluşu beraberinde bazı soruları akla getirir: Neden güleriz? Gülmenin sinirsel mekanizması nedir?
Bir Esprinin Komik Olduğunu Nasıl Anlarız?
Olayların başlangıçları ile bitişlerinin “yeniden yorumlanması” ve bu yorumlanma sürecinde sol beynin bir “uyumsuzluk” yakalaması bizde gülme hissi oluşturur. Başka bir deyişle, komik olayların çoğu; dinleyicide beklenti oluşturur, gerilimi artırır ve en son da beklenmedik bir hamleyle verilen tüm bilginin yeniden yorumlanmasına yol açan bir sonuca bağlar. Ayrıca yeni yorum beklenmedik olduğu kadar anlamlı da olmalıdır. Beyninin frontal lobu hasarlı olan bazı hastalar esprileri anlamaz ve bu durum sürecin “yeniden yorumlanma” aşamasında yaşanan sorunlardan kaynaklanır.
Los Angeles’ta Güney Kaliforniya Üniversitesi’ndeki (USC) araştırmacılar “şaka” yapmanın yarattığı sinirsel bağlantıları saptamak üzere yola çıktılar. Frontiers in Neuroscience‘da yayınlanan araştırmada profesyonel komedyenler ile daha az mizah yeteneğine sahip insanların beyinleri karşılaştırıldı. Çalışma, doktora öğrencisi Ori Amir ve profesör Irving Biederman tarafından yönetildi.
Gülmek Prefrontal Kortekste Nasıl İşleniyor?
Çalışma profesyonel komedyenleri, amatör komedyenleri ve komedyen olmayan bir kontrol grubunu kapsıyordu. Her katılımcıdan, herhangi bir metin olmadan New Yorker’dan bir karikatür izlemeleri ve kendi altyazılarını hazırlamaları istendi. Her altyazı mizah seviyesi açısından derecelendirildi ve görev esnasında katılımcıların beyinleri fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) kullanılarak tarandı. fMRI taramalarından elde edilen veriler analiz edildikten sonra, beynin iki bölümünün mizahi yorumların oluşturulması sırasında özellikle yoğun olduğu gözlemlendi: medial prefrontal korteks ve temporal korteks.
Üstelik bu bölgelerdeki aktivasyon komedi alanındaki ustalığa göre farklılaşıyordu. Örneğin amatör komedyenlerde ve kontrol grubunda temporal lopta daha az aktivasyon gözlenmişti. Profesyonel komedyenlerin ise beyinlerinin temporal lobu daha aktifti. Ayrıca Amir ve Biederman beynin temporal lobunun daha aktif olduğu durumlarda yazılmış altyazıların (profesyonel komedyenlerin), bağımsız derecelendirmelerinin daha yüksek olduğunu gözlemlemişlerdi.
Mizahın temelini oluşturan nöral aktiviteyi araştıran diğer çalışmalarda da, medial prefrontal korteks genellikle ortaya çıkar. Ayrıca epilepsi hastalarında, prefrontal korteks ya da temporal korteksin alt bölgelerinin uyarılması sonucunda gülümseme ve eğlenme duyguları gözlendiği bilinmektedir. Araştırmacılara göre beynimiz espriyi farkettikten sonra amigdala, anterior singulat korteks ve insula gibi beynin duygulardan sorumlu bölgelerine devrediyor. Sonuç olarak, mizah hem duygusal hem de bilişsel unsurlar içerir. Bu iki bileşeni bir araya getirme görevine sahip prefrontal korteksin bu süreçte rol oynaması tutarlı görünüyor.
Neden Gülüyoruz?
Bir etoloğa göre, herhangi bir kalıplaşmış ses çıkarmak, hemen hemen her canlının grubun diğer üyelerine bir şeyler iletme çabasını gösterir. Kahkahalar da bize atalarımızdan kalan, tehlikeli durumların aslında güvenilir olduğunu gösteren bir işaret gibi duruyor. Bu açıklama gülmenin evrimsel kökenini açıklamasına rağmen, gülmenin günümüzdeki işlevini açıklar nitelikte değil. Fakat, bir kez ortaya çıkan mekanizma başka amaçlar için kullanılabilir. Örneğin; kuşların kanatları yalıtım için evrimleşmiş fakat uçmaya da uyum sağlamıştır.
Bu doğrultuda, mizahın işlevi de güven hissinden ibaret değil. Gülmek, kendimizi iyi hissettirir. Ayrıca diğer insanları güldürmek bireyin hem sosyal ilişkilerini iyileştirir hem de fikirlerini daha etkili bir şekilde sunmasına imkan sağlar. Londra UCL Üniversitesi’nde Nörolog olan Sophie Scott yıllardır gülmek ile ilgili araştırmalar yapıyor. Araştırmaları sonrasında ise gülmenin son derece karmaşık bir davranış olduğunu ve aslında birçok gülme halinin mizahla ilgisi olmadığını farketti. Scott, gülmeyi insanları bir araya getiren ve bağ kurduran bir “sosyal duygu” olarak görüyor. Ona göre: “İnsanlarla birlikte güldüğünüzde onlarla aynı fikirde olduğunuzu ya da aynı gruba dahil olduğunuzu göstermiş oluyorsunuz. Gülmek bir ilişkinin gücünü gösteren bir endekstir aslında.”
Gülmek Sağlığa Çok Faydalıdır
Ayrıca gülmek stresin kalp, bağışıklık sistemi ve hormonlar üzerindeki etkilerini azaltabilir. Anlaşılan faydaları yaşam süresini uzatmaya kadar gidiyor. Bu durumda ömrü uzatır desek yanlış olmaz. Gülmek gibi çaba gerektirmeyen, iyi hissettiren, sayısız olumlu etki yaratan böyle bir eylem daha bulmak zor gibi görünüyor. Hem gülmek hem de güldürmek hayatımızda hiç de hafife alınmaması gereken gerçekler. İşe bugün bir komedi filmi izleyerek başlamaya ne dersiniz? Eminim beyniniz de buna çok sevinecektir.
Hazırlayan: Fatma Göksu
Kaynaklar
- http://www.medicalnewstoday.com/articles/316115.php
- Canan, S (2017). Beynin Sırları İstanbul: Destek
- Aamodt, S ve Wang, S (2016). Beyninize Hoşgeldiniz İstanbul: NTV
- Ramachandran, A.S ve Blakeslee, S (2016). Beyindeki Hayaletler İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi
- http://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/07/150715_vert_fut_kahkaha