Hamilelik Psikolojisi ve Bebeğin Anne Üzerindeki Etkileri

İnsan, doğumu ve gelişimi en geç sürede tamamlayan bir canlıdır. Fizyolojik tanımı bir yana bıraktığımızda hamilelik vücudunuzun kontrolünüz dışında olduğu, alanı başka biriyle paylaştığınız anlamına geldiği yeni bir durumdur. Biyolojiniz bu küçük misafire adapte olmaya anında başlasa da siz onu henüz hissedemez veya bir bağ kuramayabilirsiniz. Hamileliğin bir süreç olduğunu ve bu süreç içersin de bir takım değişikliklerin zamanla ve kademeli olacağı göz önünde bulundurulunca bu durum gayet doğal ve normaldir. Hamileliği dinamik ve statik olmayan bir süreç olarak kabul ettiğimizde meydana gelebilecek psikolojik ve fizyolojik değişimleri gözlemliyor olmamız gerekmektedir. Yaşamımızı geçirdiğimiz yerler, mensubu olduğumuz kültürler, genetik faktörlerimiz bir olmadığı için duyguları deneyimleme düzeylerimiz farklıdır. Bu sebeple kimileri hamileliği gergin ve savunmasız hissedebilirken kimileri de daha rahat geçirebilmektedir. Üstelik bu durum yalnızca hamile bireye özgü değil; onun çevresindeki eşi ve diğer yakınları içinde geçerlidir.
Erkeklerden farklı olarak, bir kadının psikolojik durumu dinamiktir ve hamilelik süresince değişebilmektedir. Gebelik sırasında kadın vücudu muazzam hormonal değişikliklere uğrar. Bu hormonal değişiklikler hissettiğiniz duygulara katkıda bulunur. Bu duyguların inişlerini ve çıkışlarını anlamak önemlidir.
Yaygın Duygusal Değişiklikler Nelerdir?
a) Kaygı: Hamilelik sırasında hormonal değişiklikler beyninizdeki kimyasalları etkiler ve bu durum ilgili merkezleri harekete geçirerek kaygınızı tetikleyebilir. Sizi endişelendiren her şeyi kontrol edemezsiniz ancak zihninizin kontrolü sizin elinizdedir -ki burada “otokontrol” kelimesini kullanmak doğru olacaktır.- Yeni bir durum belirsizlik yaratır (örn. hamilelik) ve bu belirsizlik bireyde kaygı yaratabilir. Kaygı bir miktar iyidir; bizleri geleceğe hazırlar ve olaylar karşısında ihtimalleri düşünmemizi sağlar. Ancak, her şeyin fazlası zarar olabileceği gibi endişenin de fazlası ruhsal ve fizyolojik dengemizi bozabilir. Bu endişeler günlük aktivitelerimizi sekteye uğratmaya başladığında patolojik bir hal alır. Bu noktalarda uzman desteği almak doğru olacaktır.
Bütün bu değişimler aynı zamanda yeni bir role “ebeveynliğe” sizi hazırlar. Eşiniz ve siz ebeveynler olarak daha önce deneyimlemediğiniz bir role ve kimliğe sahip oluyorsunuz.
b) Ruh hali: Hamileliğin yaratmış olduğu hormonal değişiklikler ruh halinizin değişmesinin ana nedenidir. Bir an heyecanlı hissediyor iken birkaç dakika sonra endişeli hissetmek mümkündür. Bu süre zarfında duygusal inişler ve çıkışlar doğaldır.
c) Unutkanlık: Hamilelik bir kadının vücudunu değiştirebileceği gibi zihinde de farklılar meydana getirebilir. Organize etme, muhakeme yeteneği konusunda çok iyi olsa bile hamile kadın küçük şeyleri hatırlamakta güçlük çekebilir. Ancak tüm bunların geçici olduğunu bilmekte gerekir.
d) Fiziksel görünüm: Hamilelik boyunca doğru kilo alımı bebeğin ve annenin sağlığı açısından oldukça önem taşımaktadır. Bunun yanı sıra aşırı kilo alımı fiziksel görünümünüzün değişmesine neden olacağı için kendinizle aranıza mesafe koymanıza sebep olabilir. Bu fiziksel dönüşüm karşısında endişelenebilir, depresif hissedebilirsiniz.
Hamilelik Sürecini Nasıl Daha İyi Hale Getirebiliriz?
Hemen hemen her kadın hamileliği esnasında aynı duyguları paylaşır, aynı şeyleri yaşarlar. Her gün yeterli miktarda uyumak, dengeli beslenmek, hamile egzersiz ve yogaları yapmak süreci oldukça kolaylaştırabilecek faaliyetlerdir.
Hamilelerde 4. aydan ve 6. aya kadar genel bir mutluluk duygusu gelişir. İlk üç ayların vermiş olduğu sabah bulantıları, baş dönmeleri, yorgunluk vb. azalmış olur. Bunun yanı sıra bebek artık anne karnında dışarıdan bir yumru gibi görünmeye başlar. Bu noktada beden imajınız ve fiziksel görünümünüz hakkında farkındalık kazanabilirsiniz. Belki kısa bir süreliğine endişe duyabilirsiniz bu durumu doğal kabul etmeniz sağlıklı olacaktır.
Hamileliğiniz boyunca düzenli olarak jinekoloğunuza görünmeniz ve duygusal konularınız hakkında da çekinmeden konuşmanız faydalı olacaktır. Gebeliğinizi rahat ve sakin bir şekilde geçirirseniz bebeğiniz de rahat ve sakin bir atmosferde gelişiyor olacaktır. Daha önce deneyimlenmemiş yeni bir durumun bireyde kaygı uyandırabileceğini yukarıda dile getirmiştik.
Tokofobi: Hamile Kalma Korkusu
Hamilelik psikolojisi hakkında detaylı bilgilere sahip olmak kişinin bilinçli bir hamilelik geçirmesine ve kaygılarının azalmasına neden olur. Tüm bu faaliyetleri yerine getirip kaygılarının üstesinden bir türlü gelemeyen bireyler olabilir. Hamile kalmaya veya doğum yapmaya karşı bir korku ve kaygı geliştiren kişilerde “tokofobi”nin varlığından söz edilebilir. Peki nedir bu tokofobi?
Tokofobi, en genel tanımıyla hamile kalma veya doğum yapma korkusudur. Patolojik bir korku haline geldiğinden ötürü fobik bir kavram olarak ele alınmaktadır. Literatürde ilk kez 1897’de Knauer tarafından tanımlanmıştır.
Tokofobi patolojik bir gebelik korkusudur ve doğumdan kaçınmaya yol açabilir. “Birincil” ve “ikincil” tokofobi ayrımı yapılmıştır. Birincil tokofobi daha önce hamileliği deneyimlememiş olan kadının doğum korkusudur. Doğum korkusu ergenlik veya yetişkinlik yaşamında başlamış olabilir. Kadın cinsel ilişkiden haz alsa da gebeliği geciktirmek adına doğum kontrol hapları gibi hamileliği önleyici bir takım yollara başvurabilir veya hamile kalsa bile kürtaj gibi gebeliği sonlandırıcı çözümleri yaşama geçirebilir. Üstelik bu sorunundan eşine bahsetmez ise çiftler arasında problemler baş gösterebilir. İkincil tokofobi ise önceki gebenin hamileliği esnasında veya sonrasında onu travmatize eden olayların ortaya çıkarmış olduğu tiptir. Travmatik olaylara ölü doğum, düşük örneklerini verebiliriz.
Tokofobi henüz yeni bir kavram olduğundan ötürü araştırmalar ve resmi yönergeler yetersiz olsa da tedavi planın da bütüncül ve çok yönlü bir yaklaşım ideal olacaktır. Tedaviye yardımcı olması açısından gebeyi hamilelik hakkında kaygı yaratan unsurlar hakkında bilgilendirmek ve gebenin hangi tür tokofobi yaşadığını belirlemek faydalı olacaktır.
Hamilelikte Vücudun Değişime Uğradığı Bir Yer: Bağırsak Florası
Uzm. Dr. Koray Çoğul gebelik ve fizyoloji arasındaki ilişki hakkında şu noktaya değinmektedir; “Gebelerde genellikle atlanan ve önemli sağlık problemlerine yol açacabilecek olan durumlardan bir tanesi de barsak florasındaki değişikliklerdir. Hormonal değişikliğin yanı sıra gebelik boyunca kötü beslenme riskinin artması nedeni ile çoğunlukla gebelerin barsak florası değişir. Bu değişiklikler genelde olumsuz yönde olduğu için gebeler olması gerekenden daha fazla kilo alır ve geçirgen barsak açısından daha riskli bir gruba dahil olurlar. Geçirgen barsağı olan ve kötü beslenmeye devam eden kişiler ekstra birçok hastalık açısından risk altındadır. Geçirgen barsaklardan kana karışan bazı gıda maddeleri nörotoksin benzeri etki yaparak bir takım psikolojik problemlere yol açabilir. Kötü beslenme, hormonal değişiklikler, hayat tarzı ile ilgili değişiklikler stresin yarattığı inflamasyonun vücuda oluşturduğu yükün yanı sıra toksin benzeri etkilerin oluşturduğu psikolojik değişimle baş etmek oldukça zordur. Bu oluşabilecek strestle baş edebilmek gebeler içinde çok önemlidir. Bunun için gebeliğin başından itibaren dengenin bozulmasına neden olabilecek her durum hesaplanmalı ve profesyonel yardım alınmalıdır.”
Hamileliğin Nörobilimi: Hamilelik Beyin Aktivitelerini Nasıl Değiştirir?
Gelişmekte olan bir embriyonun rahme yerleşmeye başladığı andan itibaren annenin fizyolojisi değişmeye başlar. 2016’ da Hollanda ve İspanya’da bir araştırma ekibi hamilelik sırasında beynin içinde neler olduğunu inceleyebilmek adına manyetik rezonans görüntüleme tekniğini (MR) kullanarak bir dizi araştırma yaptılar. Araştırmacılar kadınlar hamile kalmadan önce ve hamile kaldıktan sonraki MR görüntülerini karşılaştırdılar. Sonuçlara göre hamilelik beynin gri maddesini, hücre gövdelerini ve sinir hücrelerinin sinapslarını içeren pembesi gri dokuyu küçülttüğünü buldular. Dahası hacim kaybının doğumdan iki yıl sonraya kadar devam ettiği görüldü. Östrojen ve progesteron gibi hormonlar büyük olasılıkla hamilelik sırasında beyin yapısındaki aktiviteyi değiştiren hormonların başında gelmektedir.
“Hamilelik beyni” olarak adlandıran gebelik esnasında unutkanlık, dikkatsizlik ve zihinsel bulanıklılık hissi hamilelerde ortak şikayet olsa da tüm çalışmalar hamilelik sırasında bilişsel yeteneklerde düşüş olduğunu desteklemiyor. Bazı araştırmacılar bu beyin değişikliklerinin anne adayının bebeğine bakmaya daha hazır hale getirdiğini öne sürüyor.
Hamilelik sırasında beyindeki değişiklikler bazı hafıza ve dikkat güçlüklerine yol açabilir, ancak bu değişikliklerin de önemli faydaları olduğu görülmektedir. Daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulsa da, hamileliğin kritik bir nörogelişim zamanı olduğu açıktır. Hamilelik hem vücutta hem de beyinde iz bırakır ve ortaya çıkan araştırmalar bu değişikliklerin bazılarının kalıcı olduğunu göstermektedir. Beyindeki değişiklikler, belirli alanların gebeliğe yanıt olarak giderek daha fazla uzmanlaştığını gösterebilir. Yani hamilelik sırasında kendinizi unutkan ve dikkatsiz hissederseniz endişelenmeyin, aklınızı kaybetmiyorsunuz. Siz sadece ebeveynliğin birçok talebine daha duyarlı bir beyin inşa ediyorsunuz.
Hazırlayan: Çağla Atmaca
Kaynaklar
https://www.livescience.com/44899-stages-of-pregnancy.html