İnflamasyon Nedir ve Neden Zararlıdır?
İnflamasyon patojen, hasarlı hücre gibi vücuda zarar verebilecek canlı ve cansız maddelere karşı kendi koruma girişimidir. Oluşumunda başta bağışıklık sistemi olmak üzere kan damarları ve aracı moleküller rol oynar. İnflamasyonun temel amacı hücre hasarını durdurmak, zarar görmüş hücreleri iyileştirmektir. Eğer vücudun ilgili bölgesinde herhangi bir iyileşme sağlanamıyorsa inflamasyonu yok etmek gerekir. Aksi takdirde vücudun o bölgesinde çok fazla tahribat meydana gelebilir. Bunu şu şekilde düşünebilirsiniz. Bir yerde yangın çıkıyor ve siz etrafa bağırıyorsunuz. Eğer çığlıklarınız itfaiyenin gelmesini sağlamıyorsa yaptığınız tek şey etrafınızdaki insanları rahatsız etmek ve işlerinden alıkoymak olur. Durumu bu şekilde benzetmelerle anlatmak herkesin anlaması için daha iyidir.
İnflamasyon Ne Yapar?
İnflamasyon çok kapsamlı bir tepki olduğundan doğuştan gelen bağışıklık sistemi içerisinde incelenir. Çok az olduğu takdirde zararlı uyarana karşı yeterince tepki verilemez ve doku hasarı oluşabilir. Buna karşın yüksek düzeyde inflamasyon da zararlı uyaranı ortadan kaldırabilir ancak vücudun kendi kendine zarar vermesine neden olabilir. Örneğin vücuda bir bakteri girdi ve bağışıklık sistemi yabancı patojeni tespit etti. İlgili bölgede hemen inflamasyon süreci başlar ve vücut ısısı yükselir. Eğer inflamasyon yetersiz seviyede kalıp bağışıklık sistemi faaliyete geçmezse bakteri kolonileri dokulara zarar verir. Aşırı miktarlarda olursa da vücut ısısı çok yükselip kişinin havale geçirmesine neden olabilir. İnflamasyonun doğru miktarda olacak şekilde düzenlenmesi bu yüzden çok önemlidir. Ayrıca inflamasyon mitokondrilerin de çalışma şeklini etkileyerek onları toksik madde üreten fabrikalara dönüştürebiliyor.
İnflamasyonun olduğu bölgede genelde kızarıklık, şişme, hafif bir sıcaklık, bazen de ağrı ve hareketsizlik olur. Tırnağınıza bir iğne batırsanız, öncelikle bir acı duyarsınız. Daha sonra iğneyi batırdığınız yerin etrafında bir kızarıklık ortaya çıkar. Olağandışı bir durum olduğunda bir anda bölgede sitokin adlı acil durum proteinleri salgılanmaya başlanır. Sitokinler kana karışarak bağışıklık sistemini ve hücreleri uyarır. Vücut hemen sorunu çözmek için hormonları ve depolarındaki besinleri harekete geçirir. İnflamasyonun başlamasıyla beraber atardamarlar genişler, kan akışı hızlanır. Kılcal damarlar hormon ve besinlerin daha kolay geçmesi için geçirgenliğini artırır. Beyaz kan hücreleri zarar görmüş alanı gezer ve mikropları, hasarlı hücre veya yabancı maddeleri etkisiz hâle getirmeye çalışır.
Akut ve Kronik İnflamasyon
Vücudumuzda meydana gelen tüm inflamasyonlar ikiye ayrılır: Akut ve kronik inflamasyon. Akut inflamasyon deride bir kesik olması, tırnağın içe batması, bileğin incinmesi veya boğaz ağrısı gibi küçük olayların sonucunda olur. Kısa sürelidir ve çoğu zaman birkaç gün içinde biter. Süresi kısa olduğu için etkisi de çok büyük değildir. Kronikte ise durum böyle değildir. Uzun süre boyunca devam eder ve ciddi rahatsızlıkların neticesinde ortaya çıkar. Bazen de kendisi ciddi sorunlara neden olur. Örneğin, osteoartrit, otoimmün hastalıklar ve romatizma kronik inflamasyonu tetikleyen rahatsızlıklardan bazılarıdır. Sadece hastalıklar değil, daha birçok çevresel etken veya alışkanlık kronik inflamasyonun ortaya çıkmasına neden olabilir. Örneğin, aşırı kilo, sağlıksız beslenme, hareketsizlik, stres, sigara içmek ve aşırı alkol tüketmek kronik inflamasyona yol açan etkenlerden bazılarıdır.
Bilim insanlarına göre kısa süreli olduğu zaman inflamasyon iyi olarak tanımlanır. Vücut bu süre içinde kendini iyileştirmek için elinden geleni yapar. Tüm kaynaklarını seferber edip iyileşme tamamlandıktan sonra da eski haline geri döner. Ancak uzun süreli olanda durum böyle değildir. Kronik inflamasyon kötü ve zarar verici olarak görülür. Bunun sebebi bir süre sonra inflamasyonun iyileşmeyi tetiklemekten ziyade vücudun kendisine zarar vermesidir. Dengeyi iyi ayarlamak gerekir.
Kronik İnflamasyonun Olası Zararları
Bilim insanları yıllardır kronik inflamasyonun beden ve beyin sağlığına olan etkilerini ve olası zararlarını araştırıyor. Bugüne kadar çok sayıda bulguya ulaşıldı. Bunlardan biri inflamasyonun kalp hastalıklarındaki rolüdür. Kolesterol kan dolaşımında fazla miktarda bulunursa bu vücut tarafından hoş karşılanmaz ve inflamasyona neden olur. Kısa süreli olduğunda zarar vermez ama uzun süreli inflamasyonda damarlarda pıhtılar ve tıkanmalar meydana gelebilir. Damarların bu şekilde inflamasyona uğraması kalp krizine neden olabilir.
2009 yılında Gerontology dergisinde yayınlanan bir çalışmaya göre sitokinler insülin salgılama mekanizmasına dahil olabiliyorlar. Vücudun bir bölgesinde inflamasyon olduğunda sitokinlerin salındığından bahsetmiştik. Bu sitokinler hücrelerin insülin direncini artırıyor ve kan şekerinin yükselmesine neden oluyor. Birkaç günlük inflamasyonda ciddi bir sağlık sorunu yaşanmaz ancak uzun süren inflamasyonlar diyabeti ve kilo alımı riskini artırır.
Bugüne kadar yapılan araştırmalarda kronik inflamasyonun akciğer hastalıklarına neden olduğu ve kemik sağlığını tehdit ettiği ortaya çıkmıştır. Örneğin romatizma ve astım bir inflamatuvar rahatsızlıktır. 2015 yılında JAMA Psychiatry dergisinde yayınlanan bir çalışmada sağlıklı insanlara kıyasla depresyonlu insanların beyninde %30 daha fazla inflamasyon bulunmuştur. Depresyonun belirtileri olan iştahsızlık, uyku sorunları da inflamasyonun yarattığı hasardan kaynaklanır.
Hazırlayan: Çağlayan Taybaş
Kaynaklar
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK279298/
https://www.webmd.com/arthritis/about-inflammation
Faydalı buldum teşekkürler
Bilgilendim, tesekkür ederim.