Öneriler

İnsan Olmak – Engin Geçtan

İnsan Olmak – Engin Geçtan

Kız arkadaşımla kitap fuarına gittiğimizde aklıma bir fikir geldi. Dedim ki “ben sana bir kitap alayım, sen de bana bir kitap al. Ancak aldığımız kitaplar diğerinin görse almayacağı türde kitaplar olsun”. Ben ona bir Rus klasiği Oblomov’u aldım. O da bana Engin Geçtan’ın İnsan Olmak kitabını aldı. Kitabın Mtis yayınlarından olduğunu görünce ilk aklıma gelen “sıkılırım herhalde” demek oldu. Kitabın kapağında mavi tonlar hakim bir şekilde bir buz kütlesi üzerinde bir adamın küçük silüeti yer alıyordu. Anlaşma anlaşmadır. Kitabı okumaya başladım.

Kitabın kapağını açtığımda yazarın kısa bir biyografisi yer alıyordu. O zamana kadar Engin Geçtan ismini duymamıştım. Benim ayıbımmış. 1932 doğumlu olan Engin Geçtan harika bir psikiyatristmiş. Maalesef 2018 yılında onu kaybetmişiz. Yazarı biraz araştırdıktan sonra ilk sayfaları okumaya başladım. Önsözde 26. Basım olduğu ve yazarın hiçbir şeyi değiştirmediği yer alıyordu. Kitabın ilk basımı 1983 tarihliymiş. Yıllar içinde tekrar tekrar basıma girmiş.

İnsan Olmak Ne Anlatıyor?

Türümüzün 2 milyon yıllık bir evrimsel geçmişi var. Bunun son 10-12 bin yılında yerleşik hayata geçtik ve dünyayı şekillendirmeye başladık. Özellikle son 200 – 300 yılda yaşadığımız gezegene elimizden geldiği kadar zarar vermeyi başardık. Bunun yanında Ay’a ayak bastık. Uzayın derinliklerine araçlar gönderdik. Okyanusların kilometrelerce derinlerini keşfettik. Bilgisayar biliminde çığır açtık. Bundan 500 yıl önce yaşayan atalarımız şu anki teknolojiyi görse şeytan icadı derlerdi. Ancak tüm başarılarımıza rağmen bir şeyi anlayamadık: İnsan davranışları. Kitap da tam bu soruna değiniyor. Evreni ve dünyayı bu kadar anlamaya çalışan insanoğlunun en az anladığı şey kendisi.

İnsan Olmak benim okuduğum en ufuk açıcı kitaplardan biridir. Altını çizdiğim ve zaman zaman tekrar okuduğum çok sayıda bölüm var. Örneğin Birey ve Toplum adlı ilk bölümde yazar insanoğlunun doğadan özgürleşmeye çalışırken kendini topluma bağımlı kıldığından bahsediyor. Bir özgürleşme çabası beraberinde bir bağımlılık yaratıyor çünkü insan yalnız kalamıyor.

En merak ettiğim sorulardan biri insanların neden hep savaştığı olmuştur. Homo sapiens tarihine baktığımızda ilk bulgular 160.000 yıl önce bir gergedan sürüsünü katlettiğimizi gösteriyor. Sürekli bir şeyler üstünde egemenlik kurmaya çalışıyoruz. Devamlı bir toplum diğerine hükmetmek istiyor. Kitapta politik düzenlerin oluşmasında başlıca etkenin savaş olduğunu dile getiriyor. Savaşta öldürmeyi öğrenen insanoğlu bunu barışta da uygulama başlıyor.

Bilgi Yığını Değil Anlam Arayışı

Bazı kitaplar vardır salt bilgi verirler. Örneğin 1200 sayfalık hücrenin moleküler biyolojisi kitabım sadece bilgiden oluşur. Bazı kitaplar ise bilgi vermek yerine var olan bilgiyi anlamlandırmaya çalışır. Bu kitap ise hem evrimsel, antropolojik bilgiler veriyor hem de onları yorumlayarak okuyucuya sunuyor. Kitabın ilk bölümleri insanın tarihsel yolculuğunda davranışlarının nasıl ortaya çıktığını konu alıyor. Daha sonra ise bunun günümüz hayatını nasıl etkilediğini anlatıyor. Bu yazıyı okuyan siz okuyuculara soruyorum. Devlet yönetiminde, sosyal hayatın işleyişinde ne kadar etkiye sahipsiniz? 82 milyonluk Türkiye’de sistemin o kadar ufak bir parçasıyız ki hiçbir etki gücümüz yok. Yazar, kitapta bireyin sistem içindeki yerinin hiçe indirgenmesinin davranış bozukluklarına yol açabileceğini savunuyor. Çağdaş toplumların en önemli ruh sağlığı sorunlarından biri budur.

Birey ile başlayan yolculuk aile ile devam ediyor. Kitapta anne, baba ve çocuklar arasındaki davranışsal örüntü irdeleniyor. Birçok davranış bozukluğunun erken çocukluk döneminde ortaya çıktığını bildiğimden bu kısmı çok iyi okudum. Gerçekten harika bilgiler ve analizle yer alıyor. Sadece bu bölüm için bile kitabı okumanızı tavsiye ederim. Bir sonraki bölümde ise insanlar arasındaki romantik ve arkadaşlık ilişkilerinden bahsediliyor. Engin Geçtan reddedime korkusundan bahsederken hepimizin karşılaştığı bir insan davranışını tanımlıyordu. “O reddetmeden ben reddedeyim kaygısı ile yalnız kalan insanların sayısı o kadar çoktur ki!”

Kitapta yer alan başlıca konular insanın başka insanlardan korkusu, yaşadığı değersizlik, yalnız, sorumluluktan kaçışıdır. 27 yıllık hayatımda yaşadığım sorunları, duygusal buhranları hep bu kitapta gördüm. İlişkilerde yaşanan kaygıları ve bunun sonucunda insanların nasıl yalnız kaldığını daha iyi anladım. İçerik hakkında çok fazla bahsedip kitabın büyüsünü bozmak istemiyorum. Yaşadığınız hayata biraz anlam katmak ve kendinizi anlamak istiyorsanız bu kitabı mutlaka okuyun.

Hazırlayan: Çağlayan Taybaş

Yazar: Engin Geçtan
Sayfa Sayısı: 180
Yayınevi: Metis Yayıncılık


Çağlayan Taybaş

İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Moleküler Biyoloji ve Genetik mezunuyum. Şu an klinik araştırma sektöründe çalışıyorum.Bilimsel araştırmaların yanında başlıca hobilerim satranç, bisiklet sürmek, pilates ve latin dansları oldu.Mezun olduktan sonra askere gitmeden önce sinirbilim.org'u kurdum. Şu an iş ve özel hayatım çok yoğun olduğu için eskisi gibi yazamıyorum. Bana herhangi bir soru sormak isteyen varsa c.taybas@gmail.com'a mail atabilirler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir