Makaleler

Kaygıyla Baş Etme Yöntemleri Nasıl Uygulanır?

Kaygıyla Baş Etme Yöntemleri Nasıl Uygulanır?

Kaygıyla baş etme yöntemleri konusundan bahsetmeden önce, kaygı nedir öğrenelim. Kaygı bir insanın her olaya her duruma kötü bir sonuç olacak şüphesiyle bakmasına verilen addır. Kaygılı bir insan hayatı boyunca giriştiği her işte attığı her adımda başarısız olacak ve kendini kötü hissedecektir. Sürekli o kötü sonuca yoğunlaştıkları için, olayların olumlu yönlerine, sonuçlarına bakmayacaklardır. Hatta bazı çocuklarda ve yetişkinlerde bu durum daha da ilerler. Kaygı zamanla kaygı bozukluğu (anksiyete) rahatsızlığı olarak kendini gösterir.

Hayat her zaman güzel yönleri ile karşımıza çıkmaz. Zaman zaman olumsuzluklar da yaşanabileceğini bilmeliyiz. Karşılaşılan kötü bir duruma aşırı kaygılı yaklaşmamalıyız. Fazla kaygılı olmak ve yaşanan olumsuz olaylara endişeli yaklaşmak aslında kötü bir durum değildir. Burada önemli olan o olayda kaygıyı abartmadan kaygı bozukluğu yaşamadan müdahale etmektir. Yaşanan kaygıların tümü dış etkenlerden kaynaklanmayacaktır. Çünkü kaygı, dış etkenlerin yarattığı stres nedeniyle kişi kafasında oluşması zamanla büyüyerek bazı sorunlara yol açmasıdır. Olay kafada biter ve akıl bu evhamlarla başa çıkacak şekilde eğitilmesi gerekir.

Kaygıyla Baş Etmede Altın Kurallar

Kaygı küçük büyük demeden insanlarda sıklıkla rastlanan aslında beyin ve sinir sistemiyle alakalı bir durumdur. Yaşanan kaygılarda nasıl davranacağınızı bilmiyor iseniz sizlere birkaç tavsiyen olacak. Kaygıyı eğer bir yakınınız, çocuğunuz yaşıyorsa, bu tavsiyeler oldukça işinize yarayacaktır. Kaygıyla baş etme yöntemleri arasında ilk kural aslında sorunu ortadan kaldırmaktır. Gerçekçi olmayan yani beynin hayal olarak üretmiş olduğu durumları yok ederek gerçeklerle yüzleşmektir. Bununla birlikte kaygı sorunlarıyla yüzleşmek yine etkili olacak yöntemler arasındadır. Kimi insanlar kaygılandıklarında, vücutlarında bazı fizyolojik değişiklikler gerçekleşir.

Heyecanlanıp hızlı nefes alıp verecek hatta terleyecek olan kişiler, vücutlarını sakinleştirecek yollara başvurmalıdır. Kaygı duyduğunuz şey gerçekten içinden çıkamayacağınız zor bir durum olabilir. Böyle zamanlarda gücünüzün yetip yetmeyeceğini sorgulayarak rahatlayabilirsiniz. Problemleri çözüp çözmeme becerinizi devreye sokun. Bu şekilde, ortaya çıkan kaygılı durumunuz ile baş edebilirsiniz. Örneğin maaşınız giderinize yetmiyor ise, bir liste yaparak, nereye ne kadar harcadığınızı yazabilirsiniz. Bu konudaki kaygınızdan kurtularak geleceğe daha ümitli bakabilirsiniz.

Çocuklarda Kaygı

Kaygı aslında çocukluktan itibaren beyinde oluşan endişelerin tümüdür. Yetiştirilme tarzına ve sosyal çevre etkenlerine bağlı olarak oluşabilecek tüm kaygılarda, kaygıyla baş etme yöntemleri kullanılabilir. Eğitim ailede başlar. Anne ve baba kaygı oluşturacak durumlarda hoşgörülü bir yaklaşım sergilemelidir. Kaygıyı artıracak bir tutum sergilendiğinde ne yazık ki bu bozukluk çocuğa yapışacaktır. Bir çocuk herhangi bir tehditle baş başa kaldığında bu durumla yüzleşme sorunları yaşıyorsa, kaygı bozukluğu duyuyor demektir.

Son zamanlarda kaygı ile korku birbirleriyle karıştırılmaktadır. Halbuki kaygı uzun sürelidir, korku duygusu gibi anlık yaşanmamaktadır. Örneğin bir çocuk, sınavından 89 puan gibi başarılı bir not aldı diyelim. Neden 100 puan alamadığı için kaygı duymaya başladığında, sürekli kendini eleştirecektir. Aldığı puandan memnun olmayacak ve mutsuz bir duygu durumu sergileyecektir. Başarısızlık veya mükemmel olma kaygı bozukluğu taşıyan çocuklarda, ailelere büyük rol düşmektedir. Onları rahatlatacak yine anne babalar olacak, aslına ne kadar başarılı olduğu anlatılarak, onların endişelere azaltılmalıdır.

Kaygıyla Baş Etme Yöntemleri

Kaygı bozukluğu gösteren yetişkin veya çocuklarda, eğer aile desteği ile sorun çözülmüyorsa, ek bir destek alınarak kaygı ile baş edilebilinir. Kaygıyla baş etme yöntemleri arasında biofeedback de belki işe yarayabilir. Bu yöntemde vücuda özel sensörler yerleştirilerek, hastada sorun yaratan durumlar oluşturulur. Kalp atışı, tansiyon, kas gerilimi, beyin dalgaları, solunum ve vücut ısısı gibi işlevleri sürekli ölçülür. Alınan veriler, kaydedilerek çıktılar üzerinden sonuçlandırılmaktadır. Böylelikle kişi beyni ve bedeni arasındaki durumu net olarak görecektir. Gördüğü sonuçlara kendi kafasında kaydederek, aynı hissiyatı yaşayacak endişeli bir durum yaşadığında kendisine gevşeme egzersizlerini kullanacaktır. Bu çabalar bir kez görüldüğünde teknikler hafızaya yerleştirildiğinde kaygı ile kolaylıkla baş edilecektir.

Otonom sinir sistemi içindeki sempatik sistem, vücudunu hayati faaliyetlerini düzenler. Beynin kontrolü altında yer alanda sempatik aktivite ölçümü ile kaygı bozukluğu sorunu yine tamamen ortadan kalkacaktır. Bu ölçümde kaygılı durumda, kişi üzerinde yaşanan sempatik sinirler gözlenecektir. Kalp atışı, tükürük salgısı, sindirim sistemi, göz bebeği, idrar torbasından oluşacak değişiklikler kaydedilerek, hastaya aktarılacaktır.

Kaynaklar

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC5573565/

https://www.medicalnewstoday.com/articles/323454.php


Çağlayan Taybaş

İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Moleküler Biyoloji ve Genetik mezunuyum. Şu an klinik araştırma sektöründe çalışıyorum.Bilimsel araştırmaların yanında başlıca hobilerim satranç, bisiklet sürmek, pilates ve latin dansları oldu.Mezun olduktan sonra askere gitmeden önce sinirbilim.org'u kurdum. Şu an iş ve özel hayatım çok yoğun olduğu için eskisi gibi yazamıyorum. Bana herhangi bir soru sormak isteyen varsa c.taybas@gmail.com'a mail atabilirler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir