Otoimmünite
Bazen kişinin kendi antijenlerine karşı üretilen antikorları ortadan kaldıran süreçler çalışmaz ve otoimmünite dediğimiz durum oluşur. Otoimmün hastalıklar B hücresi veya T hücresi aracılı olabilir ve organa özgü veya sistemik gelişebilir. Bunlar arasında çölyak hastalığı, tip 1 diabetes mellitus (pankreas adacığı B hücrelerine karşı antikor), myastenia gravis (nikotinik kolinerjik reseptörlere karşı antikor) ve multipl skleroz (miyelin temel proteini ve diğer bazı miyelin bileşenlerine karşı antikor) sayılabilir. Bazı durumlarda reseptörlere karşı gelişen antikorlar bu reseptörleri uyarır. Örneğin; TSH (tiroid uyarıcı hormon) reseptörlerine karşı antikorlar tiroid faaliyetini artırarak Graves hastalığına neden olur. Diğer durumlarda istilacı organizmalara karşı üretilen antikorlar normal vücut yapılarına karşı çapraz reaksiyon gösterirler (moleküler benzerlik). Bunun bir örneği, streptokok enfeksiyonunu takiben gelişen romatizmal ateştir. Kalp miyozinin bir kısmı streptokok M proteinin bir kısmına benzer ve M proteinine karşı oluşan antikorlar kalp miyozinine de saldırarak kalp hasarı oluşturur. Bazı durumlar ise seyirci etkisine bağlıdır. İnflamasyon, normalde yanıt vermeyecekleri halde yakındaki T hücrelerini duyarlaştırarak aktive olmalarına neden olur.
Otoimmün bozuklukların tedavisi hasarlı işlevin düzeltilmesi veya yerine konulmasına (örneğin, tip 1 diyabette insülinin dışarıdan verilmesi gibi) ve inflamasyonun azaltılması (kortikosteroid kullanımı) veya bağışıklığın baskılanması gibi belirli bir hedefe bağlı olmayan girişimlere dayanır. Son dönemlerde B hücre işlevini azaltan veya düşüren ajanların, muhtemelen hastalık patogenezine yol açan antikor üretimini önleyerek, romatoid artrit de dahil olmak üzere biri dizi otoimmün bozuklukta etkili olduğu gözlenmiştir.
Hazırlayan: Çağlayan Taybaş