Bilim Uğruna Yabancılaşan Üç Hayat: Three Identıcal Strangers

Bilim Uğruna Yabancılaşan Üç Hayat: Three Identıcal Strangers

30 Kasım 2018 İngiltere yapımı olan Tim Wardle’ın yönettiği, Grace Hughes-Hallett tarafından senaryonun uyarlandığı Three Identical Strangers adlı belgesel birbirlerinin varlıklarından 19 yaşına kadar haberdar olmayan üçüzlerin gerçek hikayesini konu ediniyor. Başrollerinde Robert Shafran ve David Kellman’ın anlatıcı olarak oynadığı film, ülkemizde pek bilinmese de  bilimsel etik açısından bir hayli önemli bir yer teşkil etmektedir. Senelerdir araştırma konusu olan ve hala tam anlamıyla yanıt  bulunamamış ‘nature versus nurture’ yani ‘doğaya karşı yetişme’ hakkında yapılan bir çalışma esnasında birbirlerinden ayrılan üçüzlerin trajedisini anlatılıyor.

Film 12 Temmuz 1961 yılında doğan üçüzlerin, tamamen tesadüf olarak 19 yaşında birbirlerini bulmasıyla başlıyor. Seneler sonra birbirini bulan üçüzler fiziksel olarak tamamen benzemekle birlikte, yaşantı ve zevk anlamında da (içtikleri sigara, favori renkleri vb.)  birçok ortak noktaları olduğunu fark ediyorlar. Film bu noktada genlerin davranışlar üzerine etkisine dikkat çekiyor.

Dikkat Çekici Üçüzlerin Hikayesi

Zengin, orta halli ve fakir olmak üzere üç farklı aile tipinde büyüyen üçüzlerin hepsinin kendilerinden büyük 21 yaşında kendileri gibi evlatlık birer kız kardeşi olduğu da öğreniliyor. Ülke çapında büyük yankı uyandıran üçüzler pek çok programa katılıyorlar. Birbirlerini bulduktan sonra kelimenin tam anlamıyla yedikleri içtikleri ayrı gitmiyor diyebiliriz. İşleri, evleri, eğlenceleri tamamen ortak ve 7/24 birlikte zaman geçirmeye başlıyorlar. Başta dikkat çekilen benzerlikleri yerini, film süresince yavaş yavaş farklılara bırakıyor ve yetiştirmenin davranışlar üzerindeki etkisi de tam olarak burada ortaya çıkıyor. Başlarda sorgulamadan 19 yılın acısını çıkarmaya çalışırken zamanla evlatlık verilirken neden ailelerine üçüz olduklarının söylenmediğini araştırmaya başlıyorlar. Üçü de aynı kurumdan evlatlık alınan üçüzler kendilerini kendi tabirleriyle ‘deney faresi’ gibi hissedecekleri birtakım şeylerle birlikte bunu yaşayanın bir tek kendileri olmadıklarını da öğreniyorlar.

Film biyoetik veya daha da genel bir tabirle bilimsel etik açısından ne kadar doğru veya yanlış işler yapılabileceğini, bilim uğruna canlıların hayatlarını, değerlerini heba etmenin ahlaki ve vicdan açısından ne tür sonuçlar doğurabileceğini gösteren, bilimi hayatının az da olsa parçası haline getirmiş olan her insanın izlemesi gereken başyapıt düzeyinde olmakla birlikte, yaşanmış ve anlatılan en ilginç hikayelerden biri olma özelliğiyle de bir hayli dikkat çekiyor. Yaptığımız her işte nerede durmamız gerektiğini anlamak için de muazzam bir örnek teşkil ediyor. Bireysel sorumluluk farkındalığı ve başka canlıların hayatına ne düzeyde dokunabilmek gerektiğini anlamak için lütfen izleyin, izlettirin.

IMDB Puan : 7,7 /10

Yönetmen: Tim Wardle

Senaryo: Grace Hughes-Hallett

Yapım: 2018

Ülke:  İngiltere

Tür: Dram, belgesel, biyografi

Süre: 96 dakika

Hazırlayan: Beyza Yavuzcan


Beyza Yavuzcan

İstanbul Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik birinci sınıf öğrencisiyim. Araştırma yapmak, yeni şeyler öğrenmek, okumak hep en büyük tutkularımdan olmuştur. Elimden geldiğince sinirbilim hakkında araştırmaya, okumaya, üstüne düşmeye çalıştım. Yüksek lisans eğitimime moleküler biyoloji ve genetik, doktora eğitimime ise sinirbilimle devam etmeyi çok istiyorum. Bir taraftan da keman çalıyorum, o da en büyük ikinci tutkum diyebilirim.

2 thoughts on “Bilim Uğruna Yabancılaşan Üç Hayat: Three Identıcal Strangers

  • 2 Eylül 2019 tarihinde, saat 22:22
    Permalink

    Beyza hanım emeğinize sağlık yine çok güzel ilginç bir yazı olmuş siz bu işi biliyorsunuz

    Yanıtla
  • 2 Eylül 2019 tarihinde, saat 22:24
    Permalink

    Bu tarz önerilerin hepimiz için çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Lütfen devamı gelsin!

    Yanıtla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir