Türkiye’de BESYO Okumak Nasıl?
Dışarıdan bakıldığında kimi zaman imrendiren kimi zaman kıskançlığa neden olan kimi zamanda boş bir bölüm gözüyle bakılan bir bölüm besyo. Okula ilk girdiğimiz zamanda bir hocamız sunu demişti “Dünyanın en kıymetli varlığı insandır ve sizlerde insanları antrene edeceksiniz” gerçekten de bu böyledir. Mimarlar inşaat mühendisleri durağan yapılarla çalışırken tıp okuyan, psikoloji okuyan ve spor bilimleri okuyan kişiler oldukça dinamik bir yapı olan insanla ilgilenir. Bir müsabaka öncesini ele alalım dövüş sporları ile uğraşan bir sporcunun daha önce 2-3 kere yenildiği bir sporcuyla çok önemli bir müsabakada final maçına çıktığını düşünelim. Hangi sihirli sözcük vardır ki bunu söylediğimiz takdirde maça çıkacak olan sporcunun endişesini dindirelim. Sporcunuzun gözlerinde dünde yenildim bugünde yenileceğim galiba durumunu görürsünüz çoğu zaman ve sizin bunu engellemeniz, değil mağlubiyet tam tersi bir galibiyet kazandırmamız lazımdır. Bu içine düşüldüğü takdirde gerçekten çok zor bir durum aslında.
4 Sene Ne Yapıyorsunuz?
İlk önce bilimle tanışıyoruz teorik derslerin yani sıra uygulamalı derslerimiz oluyor. Bir dersten çıkıp koştura koştura havuza yüzme dersine gidiyorsunuz (ve havuz bölümde değil başka bir yerde) uygulamalı derslerden sınav oluyoruz elimizde labutlar, toplar, halkalar vs. Minder üzerinde taklalar atıyorsunuz atletizm dersinde finalde 1500 metre koşmanız isteniyor. Eğleniyorsunuz tabi ancak yapamıyorsanız bu size ekstra yük oluyor. Diğer arkadaşlarınızın rahatlıkla yaptığı becerileri yapamamak kişinin özsaygısını da olumsuz yönde etkiliyor elbet.
Neden Bu Kadar Havalısınız?
Bu soruyla karşılaştığım zaman şu örneği veririm. Ben küçük yaşlarda spora başladım. Msn’nin olduğu zamanlar. Sınıf arkadaşlarım karşı sınıftaki hoşlandığı kızla konuşurken ben sabah akşam idmana gidiyordum. Mahalle maçları oluyordu idman olduğu için katılamıyordum. Her çocuğun hayalidir hafta sonu öğlene kadar uyumak ama ben müsabakalar olduğu için yine erkenden kalkıyordum. Okullar arası müsabaka oluyordu. Normal sınavlar yetmiyormuş gibi birde okul adına derece almak için stres yaşıyordum. Daha da ileride bir sporcuyu ele alalım bizler günlük işlerimizde, dertlerimizle uğraşırken hiç haberimizin olmadığı bir yerde o sporcu Avrupa’nın göbeğinde istiklâl marşımızı okutturuyordu. İşte tam da bu sebepten havamızı bir derece mazur görün. Az önce saydıklarım elbette bir insanın havalı olması egolu olması için bir gerekçe değil. Zaten bir sporcunun “zeki çevik ve ahlaklı” olması gerekir. Hayatının önemli bir bölümünü sedanter bireylerin yaşadığı tatları yaşayamadan geçiren o kişilere biraz olsun anlayış göstermek gerektiğini düşünüyorum.
Bölümün Yüz Karası
Açıkça belirtmeliyim. Her besyo okuyan sporcu değildir. Okulların kabul koşulları vardır kimi bölümler için (antrenörlük) branş zorunlu iken kimileri için (spor yöneticiliği) zorunlu değildir. Hiçbir branşla ilgilenmeyip üniversite çağına gelip besyo okuyan kişileri herhangi bir özel çaba sarf etmedikleri takdir de besyo bölümü hakkında olumsuz bir intiba yarattıkları kanaatindeyim maalesef. (Elbette sporcu olup da olumsuz intibaa katkı sağlayanlarda mevcuttur) bu bahsi de şu örneği vererek kapatayım. Denge tahtasından 7-8 defa düşen bir sporcu/beden eğitimi öğretmeni/antrenör olmaz. Oysaki spor geçmişi olan kişiler bu konuda mutlaka antrenmanlıdır diyebiliriz. Buda hiçbir şey olmazsa beden eğitimi öğretmeni olurum deyip bölüme giren kişiler yüzündendir.
Son Olarak
Her bölümde olduğu gibi tembeli veya çalışkanı besyoda da var (milli sporculara sağlanan “kıyaklar” neticesinde hiç girmediği derslerden AA ile de geçebiliyor) ancak toplum içerisinde aktif rol alan besyo öğrencileri okullarda hocalık yaparak salonlarda antrenörlük yaparak spor kurumlarında yöneticilik yaparak sosyal hayata bir şekilde dokunuyor. Umuyorum ki her bölüm içinde, besyo içinde bilinçli kişiler, çalışkan kişiler ve kendini iyi yetiştirmiş kişiler sahada yer alır ve ülkemiz açısından bir şeyleri düzeltmeye hemen başlarlar.
Hazırlayan: Erol Çelik