Diğer

Tercih Dönemi Tavsiyeleri – Hangi Bölümü Seçmeliyim?

Tercih Dönemi Tavsiyeleri

Hepimizin beklediği o heyecanlı dönem geldi. Biz de sizin gibi yakınlarımızla, arkadaşlarımızla sürekli bu konuyu konuşuyoruz. Tercih döneminde öğrenciler nereleri seçmeli? Hangi meslekler gelecek vaadediyor, hangileri Türkiye’de yok olmaya yüz tuttu? Bunları biraz irdeleyelim. Ben 2010 yılında İzmir Yüksek Teknoloji Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümüne girdim. Üniversite yıllarımda 15 kongreye katıldım, 5 farklı kurumda (yurtdışı dahil) 10 laboratuvarda çalıştım. Bu tartışmaları yıllardır dinliyorum, dinliyorum. Size doğru veya yanlışı değil, sadece gördüklerimi ve bildiklerimi aktaracağım.

Genel Tavsiyeler

  1. Tercih seçiminizi yaparken öncelikle dürüstçe kendinizi tanıyın. Parayı ne kadar seviyorsunuz? Emir altında çalışmaya ne kadar dayanabilirsiniz? Özgürlük, para, keyif, zorluk… Meslek seçiminizi yaparken en çok bu gibi etkenlere bakmalısınız. Bazı meslekler para getirir ama meşakkati çoktur, örneğin; tıp. Bazılarının parası azdır ama çok rahat edersiniz, örneğin kütüphanecilik (bilgi belge yönetimi).
  2. İş imkanlarına bakın. 25 yaşında üniversiteyi bitirdiğinizde kendi şirketinizi bile kuracak olsanız şirket kültürü ve işleyişini öğrenmek için kurumsal bir yerde çalışmanızı tavsiye ederim. Bizim Türkiye’de temel bilimlere değer verilmiyor, çünkü fakir bir ülkeyiz. Kısa vadede kâr getirecek uygulamaları yapmaya odaklıyız. Bu da haliyle iş imkanları konusunda mühendislerin, avukatların daha şanslı olduğu anlamına geliyor.
  3. Tercih edeceğiniz okulun nerede olduğuna ve sizi ne kadar ileriye taşıyacağına bakın. Bazı okullar sanayi ile iç içedir bazıları ise akademisyen yetiştirir arkadaşlar.
  4. Yurtdışı imkanlarına bakın. Erasmus gibi bir nimetten olabildiğince faydalanmaya çalışın.
  5. Yüksek lisans, doktoraya devam edecekseniz not ortalaması çok önemlidir ama özel sektörde kimse derslerden neyle geçtiğinize bakmaz. Ne kadar aktif ve üretken olduğunuza bakarlar.
  6. Meslek sahiplerinin bir odası, derneği var mı inceleyin. Hakkınız yendiğinde sizi kim savunacak? Örneğin psikologların böyle oluşumları var. Hatta etik konuları çiğneyen psikologları meslekten men bile edebiliyorlar. Keza gıda mühendisleri de haklarını aramada çok başarılılar.

Moleküler Biyoloji ve Genetik

Tercih döneminin en tartışmalı ve popüler konularından biridir. Bir güruh bu bölümde iş olanaklarının kısıtlı olduğundan bahseder; yerden göğe kadar haklılardır. Bir güruh bu mesleğin para için yapılmaması gerektiğini savunur, “seviyorsan yap bence” derler; bunlar genelde 1. ve 2. sınıf öğrencileridir.

MBG ve biyoloji mezunu tanıdıklarımın %80’i master ve doktora yapıyor. Kalanlar ise özel sektörde çalışıyor ve kendi işlerini kurdular. Bankacı olan bile var. Maalesef akademisyenlik kadroları Türkiye’de ağzına kadar dolu. Bırakın kendi ülkemizdekileri yerleştirmeyi Amerikalardan gelen akademisyenler bile Türkiye’de çalışmak istiyor. Neden mi çünkü Türkiye kalıcı kadro veriyor. İş garantisi var. 9 Eylül Üniversitesi’ne bağlı İzmir Biyotıp Genom Merkezi’nde çalışan Güneş hoca bunu bizzat kendisi söyledi. “Yurtdışından öyle harika CV’ler geliyor ki şaşırıyoruz” diyor. Yurtdışındaki üniversiteler süreli sözleşme yapıyor. Performansını beğenmedi mi yolları ayırıyor. Bizim burada bir kişi üniversiteye kapağı attı mı hiçbir şey yapmasın yine de parasını tıkır tıkır alıyor.  Tubitak’ın yurda dönüş programı ile de yurtdışında çalışan Türk araştırmacılar üniversitelerde yar. doç.’luk kovalıyor. Akademide inanılmaz bir rekabet var. Burada hayatta kalmanız çok zor.

Özel sektörde klinik araştırma şirketlerinde (CRO), ilaç şirketlerinde ve medikal pazarlama şirketlerinde kendinize yer bulabilirsiniz ama maaşlar epey düşük ve %80’i İstanbul’da.

Eğer ailenizin maddi imkanları çok iyiyse yurtdışında bir programa girebilirsiniz ama o kalabalığın arasından sıyrılmak için çok çalışmak gerekecek. Bugün Amerika’da burslu bile okumaya kalksanız bayram için ailenizi ziyaret etmeniz size 3,000 lira uçak ücretine patlıyor. Ayrıca Amerika’da projeniz bittiği anda yeni bir projeye başlamak zorundasınız. Proje bulamadıkları için Türkiye’ye dönen birçok insan tanıyorum.

Bilgisayar Mühendisliği

Piyasada çok bilgisayar mühendisi var, iş bulamam diyorsanız yanılıyorsunuz. Her gün mail kutuma “web developer aranıyor”, “front-end developer aranıyor” gibi bilgisayar mühendisleri arayan mailler geliyor. Sanırım bir yazılımcı aramayan bir şirket görmedim.

Bugün bir mimar olun, bir avukat olun, psikolog olun kendi websitenizi açmalısınız, güvenlik yazılımları kurmalısınız. Mesleğinizi icra etmek için farklı yazılımları kullanmak zorundasınız. Bilgisayar mühendisliği hala daha çok revaçta olan bir bölüm. Aynı şekilde makine, elektronik, inşaat, gıda vb. mühendislikler de öyle.

Bilgi ve Belge Yönetimi (Kütüphanecilik)

Bu bölüm zaman çıkışlar yapıyor, zaman zaman ise durgunlaşıyor. 2013 yılında İYTE’de kütüphanede çalışırken, Erzurum’da bilgi ve belge yönetimi okuyan bazı arkadaşlarımız bizim kütüphaneye staja gelmişti. KPSS’de atanmanın çok basit olduğundan ve bu bölümün okunmasının oldukça kolay olduğunu söylüyorlardı. Gerçekten tanıştığım arkadaşlarım hemen atandı. En son geçen sene bir kişiyle görüştüğümde bölümden memnun olduğunu ve Bartın’a atandığından bahsetmişti. Genelde düz memurluk yapıyorsunuz ancak iş oldukça kolay ve maaşı güzel.

Hazırlayan: Çağlayan Taybaş

Bu makale sizlerin soru ve ihtiyacınıza göre sürekli güncellenecektir. Şimdilik sadece en bildiğim konulardan başladım.


Çağlayan Taybaş

İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Moleküler Biyoloji ve Genetik mezunuyum. Şu an klinik araştırma sektöründe çalışıyorum.Bilimsel araştırmaların yanında başlıca hobilerim satranç, bisiklet sürmek, pilates ve latin dansları oldu.Mezun olduktan sonra askere gitmeden önce sinirbilim.org'u kurdum. Şu an iş ve özel hayatım çok yoğun olduğu için eskisi gibi yazamıyorum. Bana herhangi bir soru sormak isteyen varsa c.taybas@gmail.com'a mail atabilirler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir