Bilinçlenen Beyin
Hayatımız pek çok karara bağlı olarak şekillenir. Bu kararlar istemli olabileceklerinin yanı sıra, çoğu zaman istemsizdir. Günümüzün yaklaşık %80 ninde beynimizin aldığı kararları harfiyen uygular, sadece yeni bir durumla karşılaşınca kendimize düşünme şansı verir, beynimizi otomatik moddan çıkarırız. Geri kalan her şey tekrarlardan ibarettir. Aynı ritimde yürür, aynı ritimlerde konuşuruz.
Bunu kabullenmek çoğu insana zor gelecektir. Çünkü her zaman her şeye karar verme gücümüz olduğuna kendimizi inandırmayı başarmışızdır. Gerçekten hayatımıza dair kararları kendimiz, yani bilinçli beynimizin verebilmesi için uyanmamız şart!
Her günü aynı şekilde geçirmek, aynı sahte maskeleri kullanmak ya da sınırlı sayıda kelimelerle konuşmaya çalışmak… Bunlar basit gibi ve en önemlisi kendi kararımızmış gibi görünen yanılsamalardır. Çünkü bunlara biz değil beynimiz karar verir. Ve biz de bir seyirci gibi köşemizdeki rahat koltuğumuzda olup bitenleri izlemekle yetiniriz, sessizce…
Her gün yaptığımız şey ne ise onu yapmaya devam ederiz yalnızca. Belki de aynı şeyleri yaptığımız ve bu durumda canlılığımızı tehdit eden bir şey olmadığı için beyin bu senfoniyi sever. Ve konfor alanından uzaklaşmayı gereksiz görür.
İşte tam burada bilinç alır sözü. Tabi eğer istersek! Her gün eve gelirken kullandığımız yolu değil de daha önce görmediğimiz bir sokağı kullanmaya karar verdiğimiz zaman gerçekten “Biz” karar vermiş oluruz. Karar verdiğimizi sanmayız. Ya da sağlak isek sol/ solak isek sağ elimizle yazı yazmaya çalışarak ufak alıştırmaların yapılabilmesi oldukça olası. Yeni bir dil veya bir oyun öğrenmek ise hiç de zor değil. Yeter ki uyku halinde olmaktan çıkabilelim. Böylece beynimizi şaşırtır, otomatik pilottan kurtarırız. Ancak bu şekilde uyanmış ve yalnızca hayatta kalmış değil, yaşamış bir birey oluruz. Ve bence yalnızca yaşayan insanlar bu dünyayı değiştirebilme ve daha yaşanılabilir bir hale getirebilme gücüne sahiptir.
Hazırlayan: Burçin Aktaş