Serebral Palsi İle Yaşamak

Serebral Palsi İle Yaşamak

Hepimiz çocuğumuzun sağlıklı bir şekilde dünyaya gelmesini ve mutlu bir hayat yaşamasını isteriz. Ancak doğum öncesinde, doğum esnasında veya sonrasında beyinde bazı hasarlar meydana gelebilir. Bunların bazıları küçük çapta olup ciddi bir sorun oluşturmayabilir ama serebral palsi gibi bir rahatsızlık bebeğin hayatını maalesef çok olumsuz etkileyebilir. Genellikle beynin kanlanmasının aksamasına bağlı gelişen bu rahatsızlık için bir çeşit beyin felci diyebiliriz. Diğer felçlerde olduğu gibi nöronlar istendiği gibi çalışamaz ve bazı vücut işlevleri yerine getirilemez.

Serebral Palsi Nedir, Nasıl Gelişir?

Serebral palsi (SP) doğum önceside, doğum esnasında ya da doğum sonrası bir takım nedenlerden dolayı beyinde hasar meydana gelmesi sonucu gelişir. Gelişen hasar ilerlemez fakat gelişim basamaklarında beynin her ay ve her yaş üzerindeki rolü ile beynin bir kısmındaki işlevsel bozukluk göz önüne alındığında oluşan bu hasarın yaşam boyu bebeğin aktivitelerini etkileyeceği söylenebilir. Beyinin etkilenen bölgesine göre farklı tipleri ve farklı derecede etkilenimler vardır. Kas kasılma mekanizmasındaki bozukluklara ek olarak davranış bozukluklukları, hareket etmede yetersizlikler, solunum problemleri, işitme ve konuşma bozuklukları, ağrı ve epileptik nöbetler görülebilir. Serebral palsi hastası bir çocuk yürüyemeyebilir çünkü kaslara sinyal göndermekten sorumlu nöronlar zarar görmüş olabilir. Yemek yeme, soluk alma gibi işlevler de kaslar sayesinde olduğu için nefes alıp vermede zorlanabilir. 5 duyumuzdan gelen sinyaller nöronlar aracılığıyla beyne iletilir. Eğer son iletim merkezinde bir hasar olmuşsa hastanın görme ve duyma yetileri kaybolabilir.

Beyin Hasarının Gelişme Sebepleri Nelerdir?

Bebekte SP’ ye neden olabilecek birçok faktör vardır. Henüz hamilelik döneminde annenin kullandığı ilaçlar bebeğe de geçeceğinden bebeğin sinir sistemini olumsuz etkileyebilir. Hamilelikte kullanılan tüm ilaç ve bilinmeyen maddelerin doktor kontrolünde kullanılması gerekir. Hatta içilen sigara bile bebeğe geçtiğinden bebeğin astım riskini arttırır. Geçen gün bir arkadaşım anne ve babasının içtiği sigara yüzünden kendisinin astımı olduğundan dert yanıyordu. Bunun yanında trafik kazası gibi travmalara bağlı faktörler bebeğe zarar verebilir. Dolayısıyla beyne giden oksijen miktarının azalması ya da hamileliğin ilk aylarında annenin geçirdiği enfeksiyonlar bebeğin beyin gelişimini etkileyebilir. Doğum esnasında bebeğin erken doğum ile prematüre olarak doğması, düşük doğum ağırlığı, bebeğin boynuna kordon bağının dolanması ya da bebeğin doğum kanalında sıkışması gibi zor doğum nedenleri bebeğin doğum travması geçirmesine, oksijensiz kalmasına ve serebral palsi gelişimine neden olabilir. Bunlar maalesef kolay şeyler değildir ve bebeğin sağlığını ciddi şekilde tehdit eder. Doğum anında bebeğin yoğun strese girmesi beyin gelişimini etkileyebilir. Aynı şekilde hamile kadınların da gebelikte stresten uzak kalması çok önemlidir.

Doğum öncesi ve esnasında olduğu kadar doğum sonrası müdahale de önem arz eder. Bunların içinde bebeğe doğum sonrası gerekmesine rağmen yeterli solunum desteği sağlanamaması, beyinde görülen kanamalar, dolaşım problemleri sayılabilir. Burada doğum yapılan hastanenin altyapısı ve sağlık personelinin yetkinliği de devreye giriyor. Ülkemizde her hastane aynı imkanlara ve kalifiye çalışana sahip değil. Doğum anında ortaya çıkabilecek komplikasyonların başarıyla atlatılması bebeğin sağlığı açısından kritik bir önem taşıyor. Bu gibi sebeplerden dolayı yeni doğan ünitesinde personelin bebeğe ilk yaklaşımları da kontrollü ve hassas olmalıdır.

Serebral Palsi Tanısı Nasıl Koyulur?

Eğer çok zorlu bir doğum süreci geçirildiyse doğum ekibi ve doktor tarafından bebeğin yeni doğan testleri sonucunda serebral palsi olma olasılığı tahmin edilip bebeğin tanısı konulmuş olacaktır. Fakat her bebekte tanı bu kadar çabuk konulmayabilir. Örneğin SP’li 8 aylık bir bebek uzatılan oyuncağı elleriyle yakalayamayabilir ya da tek eli ile kavrayabilirken diğer eli ile bunu yapamayabilir. 10 aylık olmasına rağmen yattığı yerde sırt üstünden yüzüstüne dönemeyebilir. 18 aylık olmasına rağmen emekleyemiyor olabilir. Bu durumda bebeğin çevresine karşı olan tutumu, ilk aylardaki gelişimde yaşıtlarına olan geriliği anne tarafından fark edilip muayeneye gidilmesiyle bebek tanı alır.

Hareket Kontrolü Nasıl Sağlanır; Doğru Hareket Nedir?

İnsan vücudunda tüm sistemler birbiriyle etkileşim içinde organize olurlar. Beyin merkezli sinir sistemi ise tüm sistemleri bir ağ gibi sararak kontrol eder. İskelet sistemi kaslarımızın ve hareketimizin kontrolünü sinir sistemiyle birlikte iletişim içinde sağlar. SP’li bebek ve çocuklarda bu koordinasyon bozulmuştur. Bebek ya da çocuk hareket edebilir fakat bu hareketin kontrolünü doğru bir şekilde sağlayamaz. Masada oturduğunuzu ve önünüzdeki bardaktan su içmek istediğinizi düşünün. Bunun için bardağı elinizle kavramanız ve sonra ağzınıza götürmelisiniz. İlk olarak karar beyin tarafından alınır. Daha sonra bu karar vücudu bir ağ gibi saran ve kaslara komut götüren sinir hücrelerine iletilir. Sinir hücreleri iletiyi ilgili iskelet kasına aktarır ve siz bardağı kavrayarak kaldırıp suyu içersiniz. Buna doğru hareket kontrolü denir. Fakat SP’li çocuk hareketin doğrusunu bilmediğinden bu aktiviteyi yeterli kalitede ya da hiç yapamayabilir. Bardağa uzanmakta sorun yaşayabilir, yeterli uzanmayı sağlayamaz. Bardağa ulaşabilir fakat kavramayı gerçekleştiremeyebilir. Başka bir olasılıksa nihayet bardağı kavrayabilir ama kontrolü sağlayamadığı için ağzına götüremeyebilir. Fizyoterepi ile çocuklara doğru hareket eğitimi verilir.

SP’li Çocuklar Yürüyebilir Mi?

SP’li çocuklar gelişim basamaklarını yaşıtlarına kıyasla daha geç tamamlarlar. Bunun temel sebebi tonus yani kas kasılma ve gevşemelerinde olan bozukluktur. Yürüme aktivitesinde diğer tüm hareketlerimizde de olduğu gibi bazı kaslarımız kasılırken bazıları gevşer ve yürümemize imkân verir. SP’nin tipi, beyin hasarının büyüklüğüne bağlı olarak yürüme ve yürümeye başlama yaşı her çocukta farklılık gösterir. Ortalama bir bebeğin 10-15 aylarda yürüdüğü düşünülürse bu çocuk daha geç yaşlarda yürüyebilir ya da olması gereken eklem hareket sınırları içinde hareket edemeyebilir. Yürüyüş esnasında dizlerinin tam açılamadığını; bükük olduğunu ya da daha yavaş yürüdüğü gözlemlenebilir. Bu bozukluklar SP’nin tipine ve etkilenim şiddetine göre çocuktan çocuğa farklılık gösterir. Bir çocuk yürüdüğünde dizlerinde belirgin bir büküklük varken başa bir çocukta bu büküklük o kadar azdır ki dikkatli bakılmadıkça anlaşılmayabilir. Hafif etkilenimi olan çocuklar herhangi bir yardımcı cihaza ihtiyaç duymadan kendi kendilerine yürüyebilir, hareket edebilirler. Bazı çocuklar ise yürümek için kendilerini destekleyecek bir yardımcı cihaza ihtiyaç duyarlar. Beyin hasarının diğerlerine göre daha az olan çocuklar eğitimler ve ortez denilen yürüme yardımcı araçlarla yürüme becerisini kazanabilir.

Serebral Palsi Tedavisi

Serebral palsi tedavisi hastalığın bulgularını en aza indirmeye ve hayat kalitesini en yüksek seviyeye çıkarmak amacıyla ilgili hekim, fizyoterapist, ortopedist, ergoterapist ve diğer rehabilitasyon ekibi üyeleri tarafından multidisipliner şekilde yürütülür. Ortopedik, nöral ya da selektif dorsal rizotomi gibi cerrahi yaklaşımlar mevcuttur. Tıbbi tedavide baklofen gibi kas gevşetici ilaçlar ile ağrı ve sinir iletimi fonksiyonlarındaki sorunlar iyileştirilmeye çalışılır. Cerrahi tedavi ile (dört yaş ve üzeri için) kas fonksiyon bozuklukları, ağrı ve duyu problemleri düzeltilmeye çalışılır. Kısıtlandırmaya dayalı hareket tedavisi ile baskın olarak kullandığı elin hareketleri kısıtlanarak kullanmakta zorlandığı elini daha çok kullanması teşvik edilir. Duyu bütünleme tedavisi gibi tedavi yaklaşımları ile çocuğun çevreye karşı algısı arttırılarak kendisine rahatsızlık veren ya da hissetmekte zayıf olduğu (dokunma, hareket ya da basınç duyuları) duyu belirlenir ve buna yönelik eğitimler çocuğa verilerek doğru duyu algısı ve çevreye uyumu geliştirilir. Botoks uygulaması ile kas spazmı gevşetilerek çocuğa kavrama, adım alma, yürüme gibi doğru hareket eğitimleri verilir. Bunların yanında nörogelişimsel tedavi, su ve havuz terapisi, hippoterapi (at ile terapi), ortez tedavisi uygulanabilir. Aile eğitimi ile anne babanın çocuğa yaklaşımı, kucakta doğru taşıma pozisyonları, ev içi düzenlemeler öğretilerek tedaviden en yüksek verimin alınması hedeflenir.

Hazırlayan: Melike Taş

Kaynaklar

1) Kabakuş, N., Açık, Y., Kurt, A., Özdiller, D. Ş., Kurt, A. N., & Aygün, A. D. (2005). Serebral palsili hastalarımızın demografik, etiyolojik ve klinik özellikleri. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi, 48(2), 125-9.
2) AYDIN, R. (2009). Serebral Palsi Epidemiyolojisi. Turkiye Klinikleri Physical Medicine Rehabilitation-Special Topics, 2(2), 1-7.
3) El, Ö., Peker, Ö., Bozan, Ö., Berk, H., & Koşay, C. (2007). Serebral palsi hastalarının genel özellikleri. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 21(2), 75-80.
4) TATAR, Y. (2009). Serebral palside ortezler ve yardımcı cihazlar. Turkiye Klinikleri Physical Medicine Rehabilitation-Special Topics, 2(2), 38-47.


Melike Taş

Lisans eğitimimi Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi fizyoterapi ve rehabilitasyon bölümünde tamamlayarak 2019'da mezun oldum. Sinir-kas fizyolojisi, egzersiz fizyolojisi, sağlıklı yaşam, sporcu sağlığı, rehabilitasyon, engelli bireyler, sendromlar ve sinir hastalıkları gibi konularla ilgileniyorum. Okumayı, yeni şeyler öğrenmeyi ve paylaşmayı seviyorum. Yazılarımı takip ederek yeni şeyler keşfedebilir, sorularınızı melikeetaas@gmail.com adresinden bana ulaştırabilirsiniz. Teşekkürler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir