Bir Kızılderili Geleneği: Koka Yaprağı ve Kokain
Güney Amerika yerlileri neredeyse 3500 yıldan beri koka bitkisinin yapraklarını çiğniyor. Bu eski geleneğe bağlı kalan yetişkin Kızılderililer, kokain ihtiva eden kavrulmuş koka yapraklarının bulunduğu keseler taşır. Gün boyunca yorgunluk ve açlık hissini bastırmak için küçük miktarlarda koka yaprağı çiğnerler. Peki kokainin nörotransmitterleri nasıl etkiliyor?
Kokainin beyindeki başlıca işlevi dopamin nörotransimetterinin nöronlara geri alımını engellemektir. Normalde dopamin bir nörondan diğer nörona iletilmek üzere sinaps boşluğuna salınır. Karşı nörona bağlanıp onu uyardıktan sonra dopaminin ayrılarak ilk geldiği nörona geri alınması gerekir. Bu sayede nöronun aşırı uyarılması engellenir.
Eğer geri alım süreci gerçekleşmezse salınan nörotransmitter, sinapsta daha uzun süre kalarak nöronu sürekli etkilemeye devam eder. Kokain, geri alımı durdurduğu için nöronlar daha uzun bir süre boyunca uyarılır, böylece ortaya kokain kullanımı ile ilişkilendirilen fizyolojik uyarılma ve mutluluk duygusu çıkar. Araştırmacılar Güney Amerika yerlilerinin neden koka yaprağı çiğnediğini artık anlayabiliyor. Koka yapraklarının çiğnenmesi ile ortaya çıkan kokain, dopaminin geri alımını durduruyor, bu da açlık ve yorgunluk duygusunu ortadan kaldıran fizyolojik uyarılmaya yol açıyor.
Hazırlayan: Çağlayan Taybaş